Aynı rüya...      

Ya yazmayayım yazmayayım diyorum ama olmuyor...

Ha biter, ha geçer, ha anlaşılır, halledilir diye diye erteledim bugüne kadar... Görmemezlikten geldim diyelim. Çünkü olacak şey değil...

Artık yeter!

Kaç kere denendi, aynı yöntem tutmadı işte. Bugüne kadar anlarlar belki dedim.

O devirleri kapatalı çok oldu, devir değişeli yıl oldu. Çok sular aktı, çok bedeller ödendi... Sonuçları ağır oldu.

Nerelerden kıl payı döndük, kim vurduya gidiyorduk da ucundan döndük. Yıllardır çok ceremesini çekmiştik iyi bir ders oldu.

Ama bir daha da olmaz diyordum, maalesef yanılmışım.

Hep aynı teraneler, aynı bahaneler, aynı laflar aynı dümen...

Adamlar kalkıp her üniversitede olduğu gibi (Vakıf üniversiteleri hariç) atanan rektörü istemiyormuş.

Bunda birsey yok isteme tamam. Hatta öyle bir kenetlen ki adam gibi dosdoğru yöntemle istediğini al.

Güzelce çık 'hakkım de' savun, inandır, çabala al. Buna kimsenin itirazı yok.

Ama 'illa çirkinleseceğiz' diyor bunlar. 'Konumuzla alakası olmayan ne varsa sokacağız ortaya kaynatacağız' diyorlar.

Tamam bugüne kadar olmadı ama ısrarla olacak işte diye direniyorlar. Ve her zamanki gibi ne kadar çirkinleşilebilirse o kadar çirkinleşiyorlar.

Konumuz rektörlük seçimi, peki ortada gezinen ne?

Ortada bir cinsel ayrımcılık mı vardı? Ya da hoşgörü sorunu mu vardı?

Birileri mi ayıklayıp dışlanıyordu?

Neden ortaya LGBT bayrakları çıktı birden? Neden bir anda iş Müslümanların kutsal değerlerine hakarete döndü?

Neden bir rektör isteyip, istememe mevzusu cinsel ve dinsel mevzuya dönüştü?

Çok tanıdık değil mi? Biz bunu daha önce de görmüştük acı bir şekilde. İş buraya geldiyse güvendikleri, bekledikleri birileri var! Bilin bakalım kim atladı olaya, hiç mi hiç alakası olmasa bile... Evet herkesin aklından geçen; Amerika!

Biden'ın escinsel basın sözcüsü işe el atmış. Allah Allah şu işe bakın ki ilk işleri de Türkiye'deki bir devlet üniversitesinin iç işleri oluyor. Aman Allah'ım ne tesadüf! Sizi de hiç mi hiç beklemiyorduk.

Adamın açıklaması bu:

"Öğrencilerin ve göstericilerin gözaltına alınmasından endişe duyuyoruz..."

"Cinsel azınlıklara karşı nefret söylemini şiddetle kınıyoruz"

Pardon da konumuz neden, nerden nasıl buralara geldi? Konumuz hani rektördu bizim.

Konu rektör değil anladık onu da, ben hala bir şeyi çözemedim...

Yani gerçekten bunu Türkiye yutacak mıydı? Gerçekten buna inandılar mı? İkinci bir 'Gezi'ye izin verileceğini nasıl düşündüler?

Aynı hataya yine aynı şekil düşüleceğini düşünmüş olmalarını anlamıyorum. Ya burası Boğaziçi ya! Az kafa çalıştırın ya! Ezbere iş yapmayın sizin bir prestijiniz var, bir adınız, bir namınız var. Buradan anlayın konunun Boğaziçi olmadığını.

Çünkü onlar zeki çocuklar. Bilirlerdi değil mi bunun mümkün olmayacağını?

Dimi...