Hava Durumu

Tek vücut Türkiye

Yazının Giriş Tarihi: 18.11.2018 08:13
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.11.2018 08:13

Her gün milyonlarca insan olarak bir akıntıya kapılmışçasına aynı yöne doğru ilerliyoruz. Mahalle, ilçe, şehir veya ülke fark etmeden her sabah işe veya okula giderken her akşam da aynı saatte evimize dönüyoruz. Ancak tek bir farkla, Yemen.

Yemen yalnızca bu konunun en yeni örneği. Ancak Filistin bölgesinde 1948'den beri resmi ilerleyen savaş süreci, M.Ö. 11. Yüzyıl'da İsrail Krallığı ile başlamıştı. Bugünkü tek fark ise, bölgede varlıklarını sürdürmek isteyen Filistin halkı ve tüm Şark Bölgesi'ne "demokrasi" pazarlayan üst akılların varlığı.

Yemen'de, Filistin'de ve dahi birçok mazlum coğrafyada yaşanan acılar için ağzımızdan kelimeler çıkmıyor. Bir kaç kelime söylemek fikri bile ağzımızı yakıyor. Yanan canlardan bahsetmek ise mümkün değil.

Bu soğuk kış gününde kombinin karşısına dikilmiş acaba kaç derecede yaksam derdinde iken, bir kez olsun dönüp mazlum coğrafyalar için dua etmiyoruz.

Evet! Tam da bu sırada insanlığımız ölüyor.

**

Dünya üzerinde yaşanmış krizlerden ders çıkaran dünyalılar, uluslararası örgütleri kurarak bu krizlere bir son verme gayretine giriştiler. Ancak sorun şurada başladı ki, Birleşmiş Milletleri adını verdikleri uluslararası örgütü yine kendi vahşetlerini aklama aracı olarak kullandılar.

Tam da bu noktada, "Dünya beşten büyüktür!" sözlerini idrak edemediğimiz sürece bölgedeki kaosu anlayabilmemiz de pek mümkün değil.

Suriye'de, Osmanlı Devleti'nin bölgeyi terk ettiği günden beri çeşitli karmaşalar meydana geliyor. Kimi zaman, bölge gençlerini toplamış hükümete karşı çıkan fikir önderleri olurken, kimi zaman ise; İngiliz himayesi altında kendisini kaybetmiş hükümetlerin halkları ayrıştırması üzerinden sürekli iç savaş tehlikesi ve gerçeği süregelmekte. Bugün de aynı sorun, devlet otoritesinin bulunamadığı bölgelerde, yine karşılarında el pençe durdukları "ağa babaları"nın finanse ettiği terör örgütleri üzerinden sürüyor.

**

Suriye'de süregelen "kimlik bunalımını" Türk milletine de yaşatmaya çalıştılar. Gerek Orta Asya'da kalıp, Anadolu'ya gelmeyen atalarımıza; gerekse de Anadolu üzerinde yaşayan atalarımıza. Yaşatmaya çalıştıkça, Kürt sorunu gibi gerçekliği olmayan sorunları karşımıza çıkarttıkça, milletimiz her an bu hainliklere karşı dik durdu. En yakın örneği ise, 15 Temmuz Milli Direnişimiz!

Ancak, bugünlerde zayıf tarafımızın farkına varan, bizleri yeniden himayeleri altına almak isteyen güçler Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal üzerinden bölmeye çalışıyorlar. Türkiye'nin kuruluşundan bu yana bağımsızlık mücadelesi veren hali, bu günlerde en dik duran hale geldi. Bu yüzden de: "Kuduruyorlar ve kuduracaklar!"

İnanıyorum ki, aziz milletimiz bu gibi alçak girişimlere karşı kayıtsız kalmayacaktır. Millet olabilmenin farkındalığıyla Çanakkale'de olduğu gibi, Türkiyeli anlayışıyla tek vücut olarak, bu hayasız akınlar karşısında göğsünü siper edecektir.

Allah milletimizi ayrılıkla sınamasın.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.