Benim Bursa'm, Benim Türkiye'm!

Seçimler bir kısım için beka meselesi olmuşken, diğer tarafta ise belki de son umut haline geldi. Şehirlerin yeşilsizleşmesi, betondan ve trafikten yorgun düşmesi gündemi sürekli meşgul eden en önemli propaganda amacı olmuşken şimdilerde ise Bursaspor tartışmalarını konuşmaya başladık.

Bitmeyen stadyum, kötü yönetim, futbol oynamaktan aciz topçular derken şimdiki meselemiz kümeye düşmeme sebebimiz. Bu gibi tartışma şiddeti yüksek bir mesele tabii ki insanların ideolojileri değiştirmeye yetecek büyüklükte olmuyor çoğu zaman.

Benim Bursa'm ucuz tartışmalar ile doğruları gizlemeyecek bir hizmet aklına sahiptir.

***

Donald Trump'ın Golan Tepeleri hakkında yaptığı açıklamalar ve Sayın Erdoğan'ın hakkaniyeti savunan karşı açıklamaları neticesiyle yeni bir ekonomik operasyonla baş başa kaldık.

Bir anda 50-60 kuruş yükselişleri tabii ki daha önce yaşadık ancak seçim öncesi böylesi yükselişler yüreğimizi ağzımıza getiren cinsten.

BDDK'nın müşterilerini döviz almaya teşvik eden bazı bankalar hakkında soruşturma başlatması da kurgulanmaya çalışılan ekonomik harekatın ayak seslerini bizlere duyuruyor.

Cumartesi akşamı bir grup gencin tüm Türkiye genelinde gerçekleştirdiği masumâne yürüyüş olan "Türkiye İçin Işık Yak" projesi ülkemiz için örnek olması gerekiyor.

Zira bir grup insanın kendi fikirlerini karşı tarafa zorbalık olmadan da iletebileceğinin en naif örneğiydi.

Gezi Parkı eylemleri ile halkımıza ve kolluk kuvvetlerimize verilen zararlar, 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü'nde yapılan Taksim eylemiyle birçok kolluk kuvvetimizi zor durumda bırakan eylemciler ve ezanı ıslıklayarak manevi duygularımıza zarar verenler kaostan başka bir yere varamayacaklarının farkına varmalıdır.

Mesele vatan olduğu zaman canını hiçe sayarak en ön safta yer alan milletimiz 15 Temmuz ruhunu daima göğsünde taşıyarak bu tür provakatif eylemlere zihnen yenik düşmeyecektir.

Türkiye düşmanı güçlerin domates ile, dolar ile veya sokak provakasyonlarıyla bir noktaya  varmaları da Allah'ın izni ve Türk Milletinin vatan sevdası ile mümkün olmayacaktır.

27 Mayıs darbesi sonrası Demokrat Parti aleyhine öylesine yoğun bir karalama kampanyası olmuştu ki, tüm bu baskı ve korku ortamına rağmen 1961 yılındaki darbe sonrası ilk seçimlerde CHP, DP'nin mirasını taşıyan AP ile koalisyon yapmak durumunda kalmıştı.

Baskı da yapsalar, korku da salsalar milletimiz hakikati inkar etmedi ve etmeyecektir.

Benim Türkiye'm, uluslararası arenadaki konumu ne olursa olsun zalimin zulmüne boyun eğecek bir siyasi aklı kabul edemez.

Mazlumun umudu, zalimin düşmanıdır ve bu böyle devam edecektir!