Hava Durumu

Yükselen değerler çıkmazı

Yazının Giriş Tarihi: 23.05.2019 07:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.05.2019 07:00

Kişide, ben duygusu başlayınca (Bu durum ergenlik döneminin sonrasını yani, 'proto olgunluk' evresini ifade eder) bu zaman diliminde nefis veya ego; özgürce kulaç atacağı okyanusların kıyısında kendini tüketerek ontolojik mücadele vereceği adresler arar.

Hırs, istek, arzu ve bilinçaltına; doğrudan ya da subliminal mesajlar yoluyla enjekte edilen popüler tüketim kültürünün bitmeyen açlığı birleşince, amaca ulaşmak için her yolun mubah olduğu, amacın kendisinin de suni verimsiz bir kült olduğu, bencil yaşamların verimsiz duraklarla dolu yol haritaları seriliyor önümüze.

Bahsi geçen zaman skalasını kendi insanımız üzerinden değerlendirecek olursak...

Hırs ve egoları törpüleyip, kişinin kalbine ve beynine vicdani muhasebenin kodlarını yüklersek; olması yüksek ihtimal gönül parçalayan insani trafik kazalarını minimize edebiliriz.


Yoksa olgunluk döneminin ön evresini yaşayan genç kuşaklarımızı ahlaki, insani değerlere yakınlaştırmayıp; Kur'an'ı ve peygamberi olmayan labirentlere kanalize edersek sonradan oluşacak menfi durumun nemli rüzgarlarına yüzümüzü dövdürmek zorunda kalırız!


Toplumsal yükselen değerlerimizin halini bir örnek üzerinden betimleyecek olursak; herkesin bildiği repliği de bir kez daha hatırlatalım...

Siz hiç evlenme yaşına gelmiş bir kızın annesinden şu cümleyi duydunuz mu: "Benim kızımı ne ahlaklı ne erdemli, en hakkaniyetli, inançlı, vatansever, doğa ve insan dostu pırıl pırıl yiğitler istedi de vermedim."
Hep duyarız değil mi,  "benim kızımı ne doktorlar, ne mühendisler, ne avukatlar istedi de vermedim'' diye.
Buradan şu sonuca varıyoruz; kız verilecek makul insan olmanın ön koşulu iyi bir eğitim, iyi bir meslek, kariyer ve iyi bir gelir. Bu saydıklarımız da gerçekten iyi bir insan olmanın özelliklerinden biri var mı?
Peki nasıl olacak da biz kendi değerlerimiz ve kutsallarımızdan genç kuşakların önüne yükselen değer olarak dikmeyeceğiz de ondan kendi özüne sadık, ait olduğu coğrafya ve medeniyetin genlerini taşıyan vicdani ve ahlaki olarak 'nirvana'ya ulaşmış kişilikte birey olmasını bekleyeceğiz?
Biz böyle bir duruş sergiledikçe muhakkak olan bir şey var ki; yozlaşma kaçınılmaz.
Ne zaman ki ısınmak için kontrolsüz yaktığımız ateş evlerimizi yakıyor, o zaman feryat figan ediyoruz, ne oldu bize? Kimsenin bir şey yaptığı yok, bu toplumda, çürüme ve yozlaşma önü alınamaz biçimde yükseliyorsa bunun müsebbibi gene bu toplumdur,  yani biziz!..
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.