Türk ekonomisi için iki büyük tehlike!

Bilindiği üzere 4 Aralık'ta İstanbul'dan yola çıkarılan ve  ihraç ürün taşıyan yük treni Çin'e doğru yoluna devam ediyor. Kendi ihraç ürünlerimizi taşıyacağı için bizi hayli  heyecanlandıran bu yük seferinin karşı yönlü seferleri beni kaygılandırıyor. Kolay hammadde ulaşımı, seri üretimde teknolojik üstünlük ve Türkiye'ye nazaran kırsaldaki daha ucuz işçilikle üretim maliyetlerini düşüren Çin, ilk seferinden bahsettiğimiz "bir yol bir kuşak" projesiyle bize ve Avrupa'ya yapacağı ihracatla ekonomimize ciddi zararlar verebilir kanısındayım. Birinci zararı eğer Çin'in Avrupa'ya direkt ulaşımı kolaylaşırsa Avrupa pazarımızı elimizden alır. Avrupa'nın ulaşım süresi yüzünden bizi tercih etmesindeki koz elimizden gitmiş olur. 

İkinci zararı, eğer Çin'in ucuz ürünleri bizim piyasamızı işgal ederse işte o zaman küresel ölçekte Çin firmaları ile mücadele edecek sermaye birikimi olmayan, bebek sektörleri ve şirketlerimizi batağa götürür.

Ekonomimizin geleceği açısından tehlike olarak görüp kaygılandığım diğer tehlike gene Çin ile alakalı. Kuzey Buz Denizi'ndeki iklimsel etkilerden dolayı erime devam ediyor. Eğer böyle devam ederse bir kaç seneye kalmadan herhangi bir yük gemisi buz kırıcı kılavuz gemi kullanmadan Çin'den Avrupa'ya direkt sefer yapabilecek. Yaklaşan tehlike bu yeni rotanın Avrupa ile Çin arasındaki ulaşım süresini neredeyse yarı yarıya kısaltmasıdır. Eğer bu proje de gerçekleşir Çin Avrupa'ya Bering Boğazı'nı geçerek kuzeyden ihraç ürünlerini taşıyacak olursa, bizim bundan etkilenmememiz mümkün değil. Zaten bin bir zorlukla yaptığımız Avrupa ihracatı büyük sekteye uğrayacaktır.

Devlet yönetme paradigmasında özellikle son beş yılda büyük pozitif değişim gözlemlediğim ve hayranlıkla takdir ettiğim Sayın Cumhurbaşkanı'mız ve etrafındaki ekibin şimdilik ekonomik ve daha sonraki süreçlerde menfi sonuçlu farklı yansımaları olacak olması kuvvetle muhtemel yaklaşan bu iki tehlikenin önlemini alacaklarına dair güçlü umutlarım ve beklentilerim var. Sayın Erdoğan'ın, ekonomik ve güvenlik eksenli sınır koruma anlayışının stratejik yöntemlerini dikkate alırsak kaygılarımın girdabından umutlarıma doğru sevinçle süzülüyorum.