Hava Durumu

Toplumsal gelişim ve kent kültürü

Yazının Giriş Tarihi: 23.09.2021 06:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.09.2021 06:30

Aslında toplumun müspet anlamda değişip gelişme göstermesiyle,  kentlilik ve kent kültürü arasında direk bir bağ olduğunu düşünmüyorum.

Ancak!

Kasaba ve köye nazaran kentte bileşenler daha fazla olduğundan;

Her insan veya küçükten büyüye doğru sırasıyla topluluklar kent bütününü oluşturan bileşenlerden her biri olduğu için kendisinin dışında kalan her olgu ve varlığa saygı duyması,

Kendi özgürlük alanının dışına çıkmaması, kendisinin kentin tek sahibi değil ortaklarından biri olduğunu unutmaması,

Kendi doğrularının bir başkasının yanlışı olabileceğini dikkate alarak ortak aklı öncelemesi,

Bireysel faydayı değil kitlesel çıkarları dikkate alarak faaliyet ve refleks göstermesi,

Kent yaşamının içinde olan her fert ve gruplar için kırsal yaşama göre daha fazla dikkat edilmesi gereken zorunluluklardır.

Yukarıda bir kısmını saydığımız kentli yaşamın zorunlulukları yok sayılıp, kentte yaşarken kırsal hayatın özellikleri devam ettirilmeye ısrar edildiği zaman, kültürel kaos dediğimiz kargaşa ve belirsizliğin filizlenip boy verdiğini görüyoruz.

Nasıl mı?

Bunun cevabını yaşadığımız şehir Bursa'yı inceleyerek verelim...

Az da olsa hala devam ederek şehri katleden kaçak yapılaşma,

Şehrin merkezinde meskun mahallerde çöplük gibi kullanılan boş vahşi alanlar,

Halkta hala doğa ve çevre bilinci oluşmaması, yolları tarlasının harmanı sanan toplu taşıt sürücülerinin trafik kuralları ve diğer sürücülerinin haklarını hiçe sayarak saygısızca araç kullanmaları,

Özellikle getto ve banliyölerde dört duvar olsun başımı sokayım mantığı ile inşa edilmiş sıvasız, boyasız, dökülür vaziyette kentin formolojik yapısını ve görsel mimari dokusunu olumsuz etkileyen metruk sayılabilecek yapıların çokluğu,

Merkezden çevreye yayıldıkça dozu gittikçe artan sokak ve caddelerin ambalaj ve atık malzemelerle kirletilmesi,

Görüntü, ses ve trafik kirliliğine sebep olan atölye ölçekli imalathanelerin hala yerleşim alanlarında apartman altlarında faaliyetlerine devam etmesi,

Kentin doğal alanlarının bilinçsizce kullanılması,

İnsanların kendi evinin ve dükkânının önünü kendi özel otopark alanı olarak görüp işgal ederek çift araçlık yolu tek şeride düşürür hale getirmeleri,

Ve daha bunlar gibi bir çok menfi durum kent yaşamını ortadan kaldırarak köy, kasaba ve kent yaşamının karışıp miks olduğu keyifsiz durumu ortaya çıkarıyor.

Bursa özelinde bu durumun önüne geçebilmek için ilgili tüm dinamiklerin ortak sinerji oluşturarak senkronize bir şekilde hareket etmeleri elzemdir.

Bu menfi durumun ortadan kalkması zor olsa da kalıcı olarak minimize etmenin en önemli yolu; kamunun yaptırım gücünü kuşanması ve daha önemlisi halkın pozitif anlamda evrilip, değişerek gelişmesi için çalışmalar yapmaktır.

Üniversite destekli, görsel ve yazılı medya, insan odaklı sokak çalışmaları, konferanslar, farkındalık oluşturacak öğrenci grupları ve STK'ların tematik çalışmaları Bursa özelinde okullarda zaman olarak kısa ama nitelikli şehir ve doğa yaşamını nakış gibi işleyen eğitimler, insanlarla birebir temas ile bu sorunun olabildiğince alaşağı edileceğine inanıyorum.

Yoksa üç milyon insanın kirletip-katledip fütursuzca harcadığı kent birikimi sorununu yalnızca başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere yerel yönetimlerin çözmesi gerektiğine inanmak insafsızlık olur.

Değişip gelişen koşullara halkın uyum sağlamasını bekleyerek kentlilik bilincinin tam oturmasını doğal sürecine bırakmak yaklaşık üç nesil alır. Bu da yüzyıl demektir.

O halde:

İnsana, doğaya, çevreye saygılı, kendini değil toplumu önceleyen bireylerin yaşadığı mutlu Bursa için,

Toplumsal gelişim ve kent kültürünün inşası için;

Halkı şehirle bütünleştirecek çalışmaların bir an önce başlaması için,

Kolları sıvamak lâzım!

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.