Hava Durumu

Merkez Bankası'nın bağımsızlığı

Yazının Giriş Tarihi: 25.03.2021 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.03.2021 07:30

Merkez bankalarının genel kuruluş amacı itibariyle görevi, ait oldukları ülkeler veya AB gibi birlik ya da toplulukların ekonomik faaliyetlerini ve para piyasalarını düzenlemek ve fiyat istikrarı sağlamaktır.

Görev ve amaç açısından bakıldığında absürt olan bir durum gözükmemekte.

 Ancak !

Türkiye'de Merkez Bankası başkanı kendini bu haliyle yasama, yürütme ve yargı ile birlikte dördüncü bir güç olarak görmektedir. Ataması siyasi iktidarın başı olan Cumhurbaşkanı tarafından yapılmasına rağmen 'beni ata, ama bana karışma' havasındadır.

  Akıl tutulması !

  Merkez Bankası başkanı diyor ki;

"Beni özgür bırak ülkedeki faiz oranlarının ne kadar olacağına ben karar vereyim.

 Piyasaya ne miktarda para sürüleceği benim inisiyatifimde olsun.

  Döviz kurlarının hangi bantta olduğunda optimum fayda sağlayacağı benim perspektifimde değerlendirilsin.

 Ey siyasi iktidar!

Bana karışma ama benim ayarlama ve öngörülerimle uyguladığım para politikalarıyla üretimi sen yap.

İhracatı sen artır.

Teknoloji ve sanayiyi sen geliştir.

İstihdamı sen yükselt.

Refahı sen fazlalaştır.

Gelir dağılımındaki makası sen daralt.

Dolar aşırı yükselir, faiz aşırı artarsa bunun hesabını millete sen ver!"

Çok cılız sesler dışında ekonomik sonuçlar genelde hükümete mal edilir.

 Nasıl olacak?

 Politikaların müsebbibi ben olayım bedelini sen öde.

Ülkenin kalkınması; para politikaları üreten Merkez Bankası'yla beraber sanayi, ticaret, ekonomi, turizm ve kalkınma bakanlıklarının eşgüdümlü çalışmasıyla olması daha doğru olmaz mı?

 Saydığımız birimlerden bağımsız MB kendi aldığı kararlarla piyasa düzenlemesi yaparsa, işte böyle ortam tepetaklak olur.

  Faiz faiz faiz !!!

  Bu MB başkanları Keynesyen iktisat teorisi ekseninde duymuşlar ki faizi artırarak talebi düşürürsen enflasyon da düşer.

Buna bir örnek de ABD'nin 80'li yılların başında enflasyonla mücadelesini baz almaktalar.

Doğru, ABD o yıllarda faizi artırarak daraltılmış para politikasıyla enflasyonu düşürdü.

Ancak !

ABD'deki enflasyon sadece talep fazlalığındandı. O nedenle bu yöntem orada başarılı oldu. Oysa bizimki birçok değişken ve bileşene bağlı. Hammadde fiyatları, döviz kuru faiz oranı enflasyonu etkilemektedir.

Yani bir başka yerde başarılı olan teori her yerde aynı sonucu vermez.

ABD'nin döviz kuru yükselişinden kaynaklı maliyet artışı derdi yok. Çünkü dünyadaki ticarette dolaşan kendi parası.

Özetle:

Merkez Bankası başkanları çoğu zaman bireysel veya düşük katılımla aldıkları kararların olumsuz sonuçlarının  bedelini siyasi iktidara ve millete ödetmektedirler.

 Merkez Bankası'nın, hükümete tamamen entegre edilerek üretimden tüketime ekonominin bütün birimleriyle senkronize çalışması sağlanmalı.

İşte o zaman her şeyden ülkeyi yöneten siyasiler sorumlu tutulur.

"Beni ata, ama bana karışma !

Dar toplamlı aklımla rotayı ben çizeyim !

Geniş katılımlı fikrinle sen buna angaje ol !

Hatayı ben yapayım bedelini sen öde !"

Yok ya!..

 Başka ?.. 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.