Hava Durumu

Liberalizm kıskacında Türkiye

Yazının Giriş Tarihi: 08.10.2020 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.10.2020 07:30

Ekonomik ve siyasi temelleri 18. Yüzyıl'da John Locke ve  Adam Smith tarafından temellendirilen liberalizm illeti 1980 sonrası ülkemizi kanser kitlesi gibi sarmış durumdadır. Nasıl ki bir kanserli hücre hızla yayılarak etrafındaki hücreleri kendisi gibi etkisiz hale getirirse, bu liberalizm de gelişmekte olan ülkelerde her alana nüfuz ederek bulunduğu coğrafyayı sosyal, ekonomik ve külterel yönden felç etmektedir.

 Şöyle ki!

 Liberalizm ekonomik gelişimini, kendi kendine yeterliliğini, ihtiyaç fazlası ürün üretimini, ağır sanayisini tamamlamış; üretim parametrelerini  çoğunlukla milli burjuvasına kanalize etmiş, toplumsal yönden insan popülasyonu demografik açıdan etnik çeşitlilik içermeyen ülkeler için adeta biçilmiş kaftandır.

Çünkü...

Uluslararası serbest ticareti savunan adeta sınırları kaldırılmış küresel bir köye indirgemeye çalıştığı dünya ekonomisi ve pazar olarak bahsi geçen gelişmiş ülkelere hizmet etmesi amaçlamıştır. Sınırları kalkmış uluslararası ekonomilerde ekonomik piyasa her zaman güçlünün yanındadır. Çünkü hammaddesi bol ve ulaşması kolay olan ülke teknolojik hamlesini tamamlamışsa haliyle dünyada pazarlanan arzı dolayısıyla talebi kendisi belirleyecektir. Zayıf olan ülkeler ise bu çarka yalnızca emek ve hammadde olarak katkıda bulunmaktadır. Dolayısıyla dünyada oluşacak zenginlikten fakir ülkelerin alacağı payda bu orandadır. Bunun bizim ülkemizdeki yansımaları çok açık ve nettir. Örneğin otomotiv sektöründe hangi ürünün ne zaman hangi şartlarda hangi fiyata satılacağına uluslararası otomobil üreten, ülkemizde pazarlayan diğer şirketler karar vermektedir. Bu süreçte etken olan onlar, edilgen olan da Türk Milleti'dir. Yıllık enflasyon ve dövizdeki kur artışını dikkate aldığımızda, bugünkü otomotiv sektörü fiyat artışlarının çok afaki olduğu nettir. Yukarıda değindiğimiz gibi bunların ana sebebi, korumacı politikalardan uzak, pazarını dev şirketlere açmış, onların ekonomik yol haritalarına angaje olmuş ekonomik politikalarımızdır.

Siyasi olarak da hiçbir etnik ayrılık kaygısı yaşamayan ülkelerde ortaya çıkan liberalizm bizim coğrafi, demografik, etnik, sosyo kültürel ve üniter devlet yapımıza uygun değil. Dünyanın herhangi bir yerinde uygulanan ulusal ve uluslararası ilişkiler teorileri her yerde aynı pozitif sonucu ortaya koymayacağı aşikardır.

   Örneğin ülkemizin siyasi ve toprak bütünlüğüne kasteden büyük çaplı terör örgütleri bahsi geçen liberal Batı Avrasya coğrafyasında yoktur. Yakın dönemde liberalizm çerçevesinde uygulanan çözüm süreci ucubesi bunu net olarak ortaya koymuştur. Uygulanan serbestleştirici politikalar terör örgütlerini cesaretlendirmiş adeta otonom bölge ilanında bulunulmuş derin bir ihanet çemberi oluşturmuştur. Bunların hepsi hastalıklı zihniyet olan liberalizm ilacının sağlıklı bünyemizdeki olumsuz etkileridir.

   Tekrar toparlanıp şahlanmak istiyorsak!

Bize bırakılan cihanşümul imparatorluk mirasını sahiplenip, buna tutunarak liberalizmin sosyo-siyasal ve kültürel havuzlarından beslenmeyi bırakmalıyız.

 Tekrar yükselişe geçmek için çağın koşullarına göre Türk devlet felsefesini iyi yorumlayıp bin yıllardır birikmiş derin olgularını mihmandar etmemiz gerekir.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.