Hava Durumu

Adaletsizlik mi? Nankörlük mü?

Yazının Giriş Tarihi: 27.08.2020 06:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.08.2020 06:30

Hemen akla gelen ilk soru nankörlüğün de aslında bir nevi adaletsizlik olduğu ve ikisinin birbirinden farklı olmadığıdır.

Ama öyle değil!

İkisi de birbirinden farklı kavramlar. Birinin nüvesiyle diğerinin muhtevası tamamen farklı. Bu nedenle insanda hissettirdikleri acının çıtası da birbirinden uzak ölçülerde.

Bunların hangisi insanın kalbini daha çok kırar veya ruhunda derin yaralar açar? Bu soruya cevap arayıp pratikte yaşanan bir örnekle taçlandıralım...

Ben nankörlüğün, adaletsizlikten bir tık daha fazla insanı inciteceği kanaatindeyim. Çünkü adaletsizlik genelde karşı taraf için herhangi bir yapıcı çaba ve özveride bulunmadan, size verilmeyen veya sizden gasp edilen hakkınızın yoksunluğunda ortaya çıkar.

Oysa nankörlük, haktan bir tık üstte bir tarafa yapılan pozitif ikram ve özveriye karşı, tersine menfi düşünce ve işlerin gelişip var olma durumudur.

 Biz bu iki kavramı niye karşılaştırdık ? Epeydir 90 sonrası kuşağı anlamak için söylevlerine kulak veriyor, bazen de fikirlerini daha rahat dillendirsinler diye soru cevap şeklinde sohbetlerle onların bakış açılarını yakalamaya çalışıyorum.

   Bahsettiğim kuşakla konu siyasete gelince, dikkatimi çeken şey çooook büyük bir diliminin siyasi iktidara muhalif olduğu. Muhalif olmaları normal ama genelinin muhalif olma nedenleri bana absürt geldi. Bu hafta bunu işlemek istedim.

   Tarafsız olarak sorduğumda 'bugünkü iktidar ve onun liderini nasıl buluyorsun' sorusuna çoğunlukla aldığım cevap: Yapılanlar zaten yapılmalıymış! Bunda övünülecek bir şey yokmuş! Ama onları rahatsız eden ve anti duruş sergilemelerini gerektiren başta iki konu varmış: Gençler için bir şey yapmadığı ve diktatörvari sert olduğu!

Bu bir makale olsaydı çok şey yazardım ama bir köşe yazısında kıssadan hisse alınabilecek şekilde bir örnekle bu cenaha tarafsız gözle cevap vereyim.

 Sayın Erdoğan biz gençlere bir şey yapmadı diyorsunuz ya.

Sana daha ne yapsın? Seni o kadar kıymetli hale getirmiş ki, Kendisini reddetme veya onaylama hakkını vermiş. Hattâ yönetme hakkını. Tüm bunları seçilme yaşını 18'e indirerek yaptı Sayın Cumhurbaşkanı.

Yani sen 18 yaşına geldiysen senin fikir ve düşüncelerin önemli. Köşe başlarında veya üç beş kişilik arkadaş ortamlarında veya sınırlı sayıdaki sosyal medya platformlarıyla yetinme.

Gel beni ve benim gibi diğer siyasilerin ülkede hangi makam ve mevkide olacağına karar ver. Beni ve diğer siyasilerin talip oldukları görevleri onayla veya reddet. Yani sistemde edilgen olma, etkenin bir parçası ol demiş. Sen bunu sana diyene, diktatörvari sert ve benim için ne yaptı diyorsun. Başka eleştirilerin kaygılarından kaynaklı olabilir. Ancak bu konudaki eleştirin nankörlüğün daniskası. Bu nankörlüğe Sayın Erdoğan'dan ziyade tarafsız bir gözle ben değerlendirdiğim halde dayanamıyorum. Kısacası; bu haliniz adaletsizlikten öte bir nankörlüktür!

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.