Önce hisseder, sonra düşünürüz!

Duygular aynı zamanda niyetimizi belli eden ve ifade edildiğinde ise karşı tarafı etkileyen 'birincil iletişim sistemi'dir. Duygu odaklı terapi "düşünüyorum öyleyse varım" yerine "hissediyorum öyleyse varım" felsefesi üzerine kurulmuştur. Bu anlamda biz önce hisseder sonra düşünürüz. Hissedebildiğimiz ölçüde düşünebiliriz. Dolayısıyla hissettiklerimizi değiştirebildiğimiz ölçüde düşünce ve davranışlarımızı da değiştirebiliriz. Aileler aralarındaki hisleri sempatik ve sıcak tuttukça bağlar güçlenecek, iletişim kolaylaşacaktır.

 İLETİŞİM...

İletişim bilim insanla ilişkili bir bilimdir. Etkili iletişimi başarabilmek için uygulamaya ve planlamaya ihtiyaç vardır. İletişim insanların sinyalleri ve mesajları nasıl gönderip algıladığı ile ilgilenir. Eğer iletişim yalnız kişiler arası bir fenomen olarak görüşürse hata yapılır. Kadınlar ile erkekler arasında farklılıklar olduğunu anlamalı ve bunların iyi ya da kötü olmadığı bilinmelidir. Eşler bu farklılıkları nazik, sevgi dolu ve etkili bir iletişimle aşmayı öğrendiklerinde romantik bir ilişkiyi ömür boyu sürdürme şansı artar. Eşler arasındaki ilişkiyi sürdürmeye yardımcı olan veya bozan aile içi konular değil daha çok bu konuların eşler arasında nasıl tartışıldığıdır.

Ailelerle derinlemesine danışma yaparak onların evlilik ve aile problemleri çözülebilir. Bu çözülememiş problemler bireyin kişiliğinin önemli bir parçası haline gelir. Evimizdeki problem tüm hayatımızı etkiler. Birkaç bireysel veya aile oturumu ya da aile menşeileri ile birlikte yapılan danışma oturumları ile problemin kaynakları ele alınarak en iyi çözüme kavuşturulabilir.

Aksi durumda çözülememiş sorunlar genellikle çocuklara yansıtılır. Böyle bir durum olursa çocukta semptom oluşabilir. Ebeveyn çocuk arasındaki iletişim çocukların gelişimi üzerinde çok fazla etkiye sahiptir.

MUTLU AİLE, MUTLU ÇOCUKLAR, MUTLU BİR GELECEK...