Hava Durumu

Limonata

Yazının Giriş Tarihi: 24.01.2021 06:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.01.2021 06:30

"Herkese portakal gelirken, niye bana ekşi limon geldi?'diyeceğinize limonunuzla limonata yaparak herkesten farklılığı yaşayın..." demiş düşünür Dale Carneige.

Hepimizin hayatında birtakım sıkıntılar vardır. Bu sıkıntıların içine karışıp kendimizi de sıkıntıya sokmadan atlatabilmeyiz bu süreçleri.

Bazen bebeğimizden şikayet ederiz, 'Geceleri hiç uyumuyor. Arkadaş yatırıyormuş bir tek beslenmek için bir iki kez kalkıyormuş, bizimki niye böyle?' diye düşünürüz. Ama bu durum üzerine düşünmek ve durumu çözümlemeye çalışmak belki de alanında yeni  insanlar tanımaya  yeni bilgiler edinmeye fırsat yaratacaktır.

Engelli çocuğu olanlar, çocukları için çözüm ararken belki de hayatla ilgili yeni ilgiler yeni anlamlandırmalar keşfedeceklerdir.

Kimlik arayışındaki ergen gençler yalnız kalmak ister. Bağımsızlık arayışındadır, kendi seçimlerini yapmak ister. Geleceğe yönelik kararlar almak ister, yaşamını ve yaşamdaki amacını sorgular. Gruba ait olmak ister, yeni arkadaşlar bulma arayışındadır. Aile tarafından baktığımızda "Çocuğum odasına kapanıyor yanımıza gelmiyor. Biz ne dersek tersini yapmak istiyor. Ders çalışmak olan sorumluluğunu aksatıyor. Yeni ve kendisine uygun olmayan arkadaşlar ediniyor." gibi bir çok olumsuzluk ve şikayet söz konusudur. Çocuğumuzla ilgili beklentilerimiz nedeniyle çocuğumuzu kusursuz görmek isteğimiz şikayetlerin sebebidir aslında. Anne baba olarak sakin olup çocuğumuzun sıkıntısını anlamaya çalışmak, ona sevgimizi göstermemiz gerekir. Eleştirmeden onun sorunlarına destek olmak, iş birliği ile sorunların nasıl çözüleceğini bulmaya çalışmak, bu konuda kendi yanlışlarımızı da düşünmek bakış açımızı değiştirmek ailelere de yeni anlamlandırmalar yeni keşifler sağlayacaktır.

Sorun gibi duran sıkıntılar ufkumuzu açarak yeni güzellikler bulmamıza imkan yaratabilir. Sıkıntıya değil sıkıntıyla gelecek güzelliklere ve onları keşfe odaklanalım.

ÇATLAK TESTİ

Çin'de bir adam, her gün evine boynuna dayadığı kalın sopanın iki ucuna asılı testilerle dereden su taşıyormuş. Bu testilerden birinin yan kısmında bir çatlak varmış. Diğeri ise kusursuzmuş, hiçbir yerinde çatlak falan yokmuş.

Bu kusursuz testi her seferinde Çinli adamın doldurduğu suyun tümünü taşır, eve ulaştırırmış.

Adam her iki testiyi de ağzına kadar suyla doldururmuş, ama eve vardığında sadece 1,5 testi su kalırmış. Bu durum iki sene boyunca her gün bu şekilde devam etmiş.

Kusursuz testi vazifesini mükemmel yaptığı için çok gururlanıyormuş. Fakat çatlağı olan kusurlu testi, çok utanıyormuş. Doldurulan suyun sadece yarısını eve ulaştırabildiği için çok üzülüyormuş.

Görevini yapamadığını düşünen çatlak testi, iki yılın sonunda ırmak kenarında adama şöyle demiş: "Kendimden utanıyorum. Şu yanımdaki çatlak nedeniyle, sular eve gidene kadar akıp gidiyor..."

Adam gülümseyerek testiye dönmüş ve ona şöyle cevap vermiş:

"Görmedin mi? Senin tarafında olan yol çiçeklerle dolu. Fakat kusursuz testinin tarafında hiç çiçek yok. Çünkü ben başından beri senin kusurunu, çatlağını biliyordum. O nedenle senin tarafına çiçek tohumları ektim. Her gün o yolda ben su taşırken, sen onları suladın... İki senedir o güzel çiçekleri toplayıp, masamı süslüyorum. Sen kusursuz olsaydın, o çatlağın olmasaydı evime böyle güzellik ve zarafet katamayacaktım."

Hepimiz birer çatlak testiyiz. Hepimizin kusurları vardır. Fakat bu çatlaklıklar, kusurlar hayatımızı renklendiren, ilginç ve farklı yapan güzelliklerdir. Kusurları değil, içindeki güzellikleri bulalım.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.