Bilginin nesnesine uygunluğu…
Bir önerinin, bilginin gerçekliğe tekabül etmesi, denk düşmesi ve onunla birlikte uygun hale gelmesidir.
Doğa, evren, tüm canlılar ve nesneler tekabüliyet yasasına göre kurulmuş ve uygun hale gelmiştir.
Evren uyum ve denge üzerine işleyişine devam eder. Uyum ve denge bozulursa eğer gördüğümüz her şey bozulur.
Çok benzeri durumları tecrübe etmiş insanoğlu maalesef tecrübe ettiği şeyleri unutmaktan geri kalmıyor.
Yaşadıkça, tecrübe ettikçe unutmaya devam ediyor.
Hafıza mekanizması kaydetme yerine unutma endeksli çalışıyor veya işine gelmiyor diyebiliriz. Hafıza mekanizması genelde iyi anları, anıları belleğine atmak ister.
Uygunsuz, olumsuz anlar ve anılarda tabi ki bellekteki yerini alıyor ama kullanılır halde değil. Vakitsiz şekilde kullanılması ve ortaya çıkması da travma diye adlandırdığımız olgudur.
Uyum ve dengeden şaşmamak gerek.
Peki, uyumdan dengeden bir haberi olan yapıcılık yerine yıkıcılığı tercih eden kişi görünümlü kişiliksizler ne yapıyor?
Tüm tekabüliyetin kendi etrafında döndüğünü sanacak kadar asalak yaşıyor.
Bu kişilere özellikle dikkat edilmesi gerek, travmalarla dolu bir zihin ve nörolojik olarak sorunlu insanlardır. Çünkü tekabüliyetin kendi etrafında döndüğünü zanneden insanlar tüm uyumun ve dengenin kendisinde olduğunu düşünür ve evrenin bütün çıkarlarını gücü yettiğince kendi amaçları ve imkânları doğrultusunda kullanmaya çalışır.
Ne yazık ki, kısmi olarak başarı ve mutluluk görür fakat bu başarı ve mutluluk hasarlıdır. Bağlam kuramını oluşturamadığı için geçici zevk ve mutluluğu başarı olarak görür.
Yazının başında da belirttiğim gibi denge ve uyum bozulabilir fakat yavaş yavaş geri o ray yerine oturur ve denge, uyum yaşamaya devam eder.
Tarihten ve tarihin hafızasından uzaklaşmayın.
Biz tekabüliyetin parçasıyız, tekabüliyet bizim parçamız değil.