Yeniliğin cilvesi

Yeniye yolculuk taze bir umuttur, umut menzili de bitmeyen yolculuk... Yeni yüzler, yeni yürekler, yeni mekânlar, yeni kültürler keşfi; yenilenen hayat, hareketlenen yaşamdır.

Dünya geçtiği bir yerden bir daha geçmez, uzayın boşluğunda akıp gider.

Şehirler kurulur şehirler yıkılır, medeniyetler kurulur medeniyetler yıkılır; insanlık serüveni akıp gider bu deveranda. Günün nehrinde bir defa yıkanılır, güneş her gün ayrı bakışta ayrı akıştadır; ay da öyle, yıldızlarda öyle, atom da öyle.

Hadiseler benzer gibi görünse de hepsi ayrıdır ve hepsi ayrı okunma ister. Ülkeler, devletler, hükümetler bu hükmün dışında değildir. Tekerrür ibretsizliktendir.

Kahve kahvedir, her içimdeki lezzet aynı mıdır? Yapanın ve içenin o andaki psikolojisi, fizyolojisi, gündüzde ve gecede oluşu, cezveye gelinceye kadar kahvenin yolculuğu... Karıştırılması, köpüğü... Yemenden de gelse, Brezilya'da dan dan gelse değdiği damak farklı, dil farklıdır...

Sormalı dünya nereden geliyor, nereye gidiyor; insan buraya kahve içmeye, silah üretmeye insan kardeşlerini öldürmeye mi geldi? Kan dökmek, fesat çıkarmak; nasıl bir umut öldürülüşü, hayat katlediciliği! Nemrutlar, Firavunlar nehri ile Musa'lar nehri iki ayrı akış ve çarpışma içinde; bitmeyen, değişmeyen gerçeklik.

S400 geldi rahat mı uyuyalım?

Rahatlık kahvesi içelim mi? 400'ü geçme çalışması çoktan başlamıştır bile!

Barışa olan umut her silah üretiminde geriye mi gidiyor? Düşmana silahsız nasıl durulur?

Kendi kültür nehrinde yıkanmak, medeniyet dinamiklerinde dirilmek; her günde var olma mücadelesi... Düşman adetleriyle bezenme de yok oluş yarışı!

Ülkemiz insanı bu iki nehir içinde akıp gidiyor...

Kimi neşeden kahve içiyor, kimi kederden başka şey!

Güne bismillah, haftaya bismillah, asra bismillah, "an"a bismillah... Diyebilmek...

Bir odadan başka bir odaya geçmek, şehirden ilçeye gitmek, başka şehirleri gezmek, hayat akışını farklı yüreklerde seyretmek...

Durağanlığın gafletinden kurtarır, umudu tazelendirir, yeniliğin cilvesinde coşturur.