Karanlığa bir kibrit çakmak yeter mi? Hiçbir şey yapmamaktansa ve başlangıç için evet, netice için hayır! Mühim olan kibrit ateşini muma, mumlarla tutuşturmak aydınlığı sağlamak ve devamlı kılmak...
Zifiri karanlıkta bir kibrit ne büyük aydınlık, geçici bir güneş gibi. Aydınlığın var olduğunu hatırlatıyor, ona erişilebileceğini düşündürüyor, arayış gayretini getiriyor, yolculuğa sevk ediyor...
Göç, hakikat göçü... Bunun için göz aydınlığı gönül aydınlığı lazım. Her gün doğan ve batan güneş neyi hatırlatıyor, kibrit yanıyor ve sönüyor,o yanışta neler görülüyor. Dağlar, ovalar, şehirler, dereler, denizler, ağaçlar, kuşlar, insan koşuşturmaları, rızkı kazanma telaşları, kederler, sevinçler, ayrılmalar, kavuşmalar, doğumlar ve ölümler...
Işıklar çekiliyor, gün bitiyor, kibrit sönüyor, göz kapanıyor, karanlık başlıyor, küçük ölüm uykuya geçiliyor...
Bir insan ömrü de bir kibrit yanımı kadar değil mi? Keza kozmik zamana göre dünyanın ömrü de! O günde o ömürde hakikat mumu tutuşturuldu ise ne mutlu yoksa sonsuz mutsuzluk!
Mumu her gün tutuşmak aydınlığı devamlı kılar. Gün olur gün doğmuş gün batmış sönmeyen aydınlığa kavuşulur... Günlük hadiseler, Gazze, Doğu Türkistan ve zulüm içinde olan diğer yerler başka okunur. Susuzluk da, geçim darlığı da, hastalıklar, zorluklar da...
Dünyayı bir kibrit kurtarmaz ama bir mum tutuşturulur. Elden ele, gönülden gönüle diğer mumlar yakılırsa evet dünya kurtulur! Bu bağlamda bir kibrit çok önemlidir.
Bakın zulüm karanlığı insanların gönlünde kibrit çaktı, gönül mumunu ateşledi, "Sumud" oldu, Gazze sahillerine dayandı!
Vicdanlar bütünüyle karanlıkta değilmiş demek ki!
Dünya ekseriyeti karanlıkta maalesef, gönüller aydınlanmaya muhtaç, aydınlığın ne olduğunu bilmeyen niceleri var, onlara kibriti kim yakacak?
Işığa erişmiş erlere büyük iş düşüyor, yetişebildiği tutuşturabildiği kadarını tutuşturacak, gönüllere ışık, akıllara istikamet ve feraset verecek!
Bir kibrit ormanı da yakar, mumu da! O iki kibritten hepimizin içinde var, hangisini kullanmak dilerse kabiliyetler o yönde ilerler, açılım öyle olur; ya karanlığı çoğaltırız ya da aydınlığı!
Dünyayı karanlıklardan kurtarmak içteki küçük kibrit kıvılcımlar başlar. Kendini aydınlatmayan başkasını aydınlatamaz, kendini kurtarmayan başkasını kurtaramaz.
O kibrit bazen bir söz olur, bazen bir bakış, bazen bir kitap, bazen bir sohbet... Buna kendimizin ve dünyanın ne kadar da ihtiyacı var, karanlık başka nasıl aydınlığa dönüşür bilmem.