İki virüs

Bir virüsle uğraşırken başka bir virüs daha çıktı; aileyi çökerten, içten yıkan bir sözleşme "İstanbul Sözleşmesi". Bunu savunan iki baronun olması tehlikenin ne kadar yakın ve derin olduğunu gösteriyor.

Diyanet Başkanına saldırıları dine olan kin ve gayzlarından. İki Baro bunu cesaret edip söylüyorsa varlık temellerimizin aşınmışlığını gösteriyor bu durum. Tepkiler sevindirici olsa da daha fazla, en az virüs kadar dayanışma ve birlikte mücadele edilmeli ve devam edilmeli bunda.

Zemin bulan sinsi hücreler yarın daha hızlı harekete geçebilir ve yayılabilir. Köklü çözüm, beslendikleri kök hücrelerini erişmek ve söküp atmak. 

Ahlaksızlığı ahlak diye hukukla! savunmak; ciddiyetin ötesinde ciddi bir hastalık. Sosyal mesafe, tecrit ve dezenfekte!

Bu topraklarda yaşamak istiyorsak bugün bunun mücadelesini vermek durumundayız, yarın "ah" dememek için.

Bedenimiz kadar, aklımız kalbimiz de virüslere, hastalıklara maruz ve her ikisi de önemli. Düşman sadece uzakta değil; içerde ve daha sinsi olanlar azımsanmayacak kadar çok.

Ülke sağlamlığı ülkü sağlamlığından geçer. Kültür köklerimizi derinlikli inmek ve yeniden yeşermek ve yeşertmek; bizi sağlamlaştıracak ülkü, ahlaksızlık tufanlarına kale olacak ülkü.

Söz değil netice alıcı gayretler içine girmek her birimizin ve hepimizin görevi. Devlet eve devlet; sadece devletle olmaz. Her aile kendi kültürünü  yeşertecek; öncesinde her insan kendi âleminde bunu kuracak ve yaşatacak.

Yoksa bir düşünürün dediği gibi "Bu cehaletle bu topraklarda bizi yaşatmazlar" duvarına çarpacağız. Zulüm rüzgârları esen dünyanın hali malum, ahlaksızlıksa tufan tufan; kapımıza gelmiş zorluyor!

Her iki virüsü, virüsleri yenmek durumundayız; hazır sinerjiyi yakalamış, toplumsal bütünlüğü sağlamışken.