Ne güzel demiş “Otuz beş yaş” şairi Cahit Sıtkı “Ne ölümün hüznü var ne de hayatın neşesi, nasılsın samimiyetsizliği ile iyiyim sahtekârlığı arasında bir yerdeyiz”. Samimiyetsizlik ve sahtekârlık görselliğin sultasıyla iyice görünür, iyici köklenir, iyice derinleşir oldu; Tarancı bu günleri görseydi daha ağır kelimeler kullanır, belki tarif edecek kelime bulamaya bilirdi muhtemelen!
O günkü samimiyetsizliği samimiyetle dile getirmiş, ortamı ifadelendirmiş, vaziyeti göstermiş; sanatçı kimliği, şair duyarlılığı, insani yönüyle. Bugünkü aşınmalar o günden ondan önceki günler başlamış, bugünlere gelmiş bundan sonra daha artacak, daha ayyuklaşacak, daha da pervasızlaşacak gibi!
Devir hep böyle gidecek değil ya bakarsınız akış değişir; samimiyet yükselişe geçer, sahtekârlıktan nefret edilir olur, ölümün hüznü hayatın hakikati ve neşesi aranır olur, kim bilir?
Umut işte!
Her doğan çocuk umut, her doğan gün umut, her akan bulut umut, her damla yağmur umut, her açan çiçek umut, her miyavlayan kedi umut, her parlayan yıldız umut… Her an umut!
Bir bakmışsınız umut Gazze üzerinden doğar; nice kimse onların umut kaynağını, direnç köklerini, iman kodlarını, Kur’an’ı araştırdı Müslüman oldu, bunun bir anda kitleselleştiğini düşünün, zalim sürtükleri kudurur, keşke derler ama iş işten geçmiş olur. Firavunun son anda keşkesi bir işe yaramadı, bugünkü firavun soylarına da yaramayacak!
İki iki dörtten daha kati bir gerçeklik bu; yeter ki umudu kaybetmeyelim, direnci yitirmeyelim, benden ne olur nemelazımcılığıyla mevzileri terk etmeyelim, boykotu bırakmayalım sürekli kılalım, iktisada riayet edelim israftan şiddetle kaçalım, hakikatten ayrılmayalım!
Gün ışıyacak, mazlumlar gülecek zalimler ağlayacak, ağlamak ne ki kahru perişan olacak.
Gazze’deki ve diğer yerlerdeki gökler ötesine yükselen her çocuk ruhu safi gönüllere muştu olarak iniyor, fark edene, görene, hissedene…
Hayatın hakikati ve neşesi gizlenir ama yok olmaz dünya var olduğundan beri var olan bu gerçekliği kimse yok edemedi, yok etmeye çalışanlar yok oldu, tarih defteri bunun sayısız örnekliğiyle dolu yenisi eklenmek üzere…
İmanında samimi olanın kaybettiği görülmedi kaybediyor görünse de daha fazla kazandı; yer gök nasıl ayakta duruyor, ne diye ayakta duruyor, bir çocuk ne diye tebessüm ediyor diye araştıran bunu kâinatın her zerresinde görür ve okur vesselam.