Ortaokul yıllarımda kitapçıya gider bakabilir miyiz diyerek içeri girer çoğunlukla kitap alarak çıkardık. Harçlıkların çoğunu oraya veriyorsun diye babamın hafif kızdığı olurdu. Büyük zevkti kitap raflarında gezinti, bildiğin bilmediğin kitapları alıp incelemek, beğendiğini alıp okumak, en beğendiğini kitaplığında muhafaza etmek zaman zaman yine okumak...
Çoğunluk olarak herkesin bir mefkûresi, bir ideali, o ideali gerçekleştirmek için gayreti vardı. Çıkarcılığın öne çıkmadığı fikrin üstünlüğü belirgindi o yıllarda. “Kitap okuyan az” sözü o kadar çok yaygın değildi, kendi dünya görüşüne göre okuyan epey kimse vardı!
Bir taraftan da anarşi vardı!
Çok güzel günler değildi. Mazi hep güzel, hal hep kötü, ati daha kötü olacak diye bir şey yok; hayatın kendi dinamiklerinde akışı var, düz çizgi değil dairesel döngü hüküm sürüyor.
O yıllardaki okumalarım his ve düşünce dünyamın çekirdeğini teşkil etti, dalgalanma ve çeşitlenme olsa da ana mihver değişmedi, şimdilerde köklere daha yakınlık hissediyorum, yaş itibariyle de normal olsa gerek.
Yalnızlık ve huzur!
Haberlerin hepsinden haberdar olmadan, sosyal medya gürültülerinden uzak durarak, zihni gönlü gözü dinlendireceğim güzel kareler yakalamak, birkaç gönül dostu ile sohbet etmek…
Yaşlanıyor muyuz ne?
Yaşlanmayan yok, gidici olmayan yok, kalıcı olan hiç yok! Öyleyse bu ne hırs, bu ne kibir, bu ne kin! Düşman aranıyorsa işte düşman bunlar, “düşmanlığın” kendisi düşman!
Kâinat okunacak bir kitap, karınca da öyle kedi de, parmak izleri de! Hayatımızın kendisi de öyle; hepimiz kendi kitabımızı yazıyoruz, öyle “hayatım roman” kabilinden değil gerçek ve bütün kareleri bütün boyutlarıyla bilemediğimiz çok kamera ile kayıt altına alınıyor!
Bir gün “oku” kitabını denecek!
Gidecek yer yok inkâr edecek mecal de! İyisi mi hayat kitabını ona göre yazmak, ömrü doldurmak, “an”ların kıymetini bilmek, boş şeylerle doldurmamak, boş şeylerden uzak durmak… Adalet ve hakikat arayış ve yaşantısı içinde olmak…
Günlük yazmak günlüğünü her günde okumak; “bugün nerede hata yaptım, eksiklerim yanlışlıklarım, savrulmalarım nedir” görmek ve telafi içine girmek. Hafta, ay, yıl; bunu sürdürmek…
Bir müddet sonra kitabın güzele seyrettiği görülür, güzel sona yaklaşılır ve ebediyete güzel sahneler gönderilir vesselam.