Hava Durumu

Gökteki rızıklar

Yazının Giriş Tarihi: 05.04.2022 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.04.2022 04:49

Çin’den virüs, Afrika’dan çöl fırtınası, Ukrayna’dan göçmen geldi derken günler akıp gidiyor. Akışta ne yapıyoruz sorusu her birimizin kendi vicdanımızda cevap vermemiz gereken bir soru.

Sokakta cadde yürürken arabanın egzozundan çıkan gazlar, tozlar, daha başka bir şekilde kirli havadan etkileniyor, kirleniyoruz. Kirlenince temizlenmek kadar normal bir şey yok; bunu yapıyoruz!

Kulağımızın duyduğu, gözümüzün gördüğü, dilimizin söylediği (şimdi elimizin dokunduğu) şeylerden de kalbimiz etkileniyor, çoğu zaman kirleniyor. Bedenimizin temizliğine gösterdiğimiz hassasiyeti kalbimize göstermiyoruz!

Avuç içindeki dünya kalbimize vuruyor; ABD’nin, Rus’un füzelerinden daha etkin; içimizdeki masum çocuğu öldürüyor, insani yanımızı tarumar ediyor, mümbit alanlarımızı çölleştiriyor, edep buharlaşıyor, hayâ yanıyor!

Ölen insan, ölen insanlık!

Ne yapıyoruz? Ne tepki veriyoruz? Yoksa yaşananları biraz daha kabulleniyor, normal karşılamaya mı başlıyoruz? Böyle gelmiş böyle gider rehavetiyle uyku haline mi giriyoruz?

Kulağını gözünü dilini korumayan kalbini de koruyamaz; dünyaya söyleyeceği güzel sözü, örnek olacak güzel bir hali de olmaz.

Ramazan fırsat dilimi içindeyiz; beden olduğu kadar kalp ve sair manevi azaların arınma sürecinden geçiyoruz. Sağlık için bıçaksız ameliyat deniyor onu için, hem de bedava! İftarda sahurda aşırıya kaçmayan yemekle elbet.

Oruç sabır okulu. O okulu bitirmeyen hayatta başarılı olabilir mi? Genelde ramazan ayında verilen zekât da malı arındırıyor.

Kısacası gereğince tutulan oruç bedeni temizliyor, iç âlemi onarıyor, zekât da toplumu tedavi ediyor. İslam ne kadar hayatın içinde canlı bir din; onu bilen ve yaşayan için.

İnsanı ve insanlığı arındıracak başka bir din, başka bir yol da yok; güneşin doğudan doğup, batıdan batması katiyetinden bir gerçek bu.

Güzeli duyan, güzeli gören, güzeli akleden, güzeli seven,  bu güzelliği görür; görmeyenler kendi karanlığında hapsolur, karşıtlığı yeltenenler de güneşi üfleme zavallılığına düşer.

Evet, temiz yaşanılır bir dünya istiyorsak, maddi olduğu kadar manevi gusle ihtiyacımız var.  Son sözü Mevlana’ya bırakalım: “Ramazan geldi, artık maddi yiyeceklerden elini çek ki, gökten manevi rızıklar gelsin. Bu ay, gönül sofrasının kurulduğu aydır. Gönlün, bedenin hatalardan kurtulduğu aydır. Gönüllerin aşk ve iman ile dolduğu aydır.”

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.