Zeytinyağlı yiyemem aman

Birçoğumuz devamını biliyoruzdur, eminim.

Meşhur edilmiş bir türkü idi, çocukluk yıllarımızda radyolarda sıkça çalardı.

Zeytinyağlı yiyemem aman basma da fistan giyemem aman...

Türkü ile dilimize dolanmıştı sözleri!

Bir de hiç alakasız gibi saf yaptılar kendilerini!

Sonra sofralarımızda margarin, üzerimize amerikan bezi yerini alı-verdi.

Yüz yıllar önce Avrupa'yı kasıp kavuran veba salgını vardı.

Ortaçağ da Hristiyanların dünyası kararmıştı.

O yıllarda Yahudiler, veba hastalığından ölenleri olursa içme suyu kuyularına atarlarmış. Elbiselerini de Hristiyanların kapılarına pencerelerine sürerlermiş. Bunu tespit eden güvenlik güçleri eylemi yapan Yahudileri ülkelerinden sınır dışı etmişler.

Ne demek istiyorum?

Laboratuvar da mikrop üretilip insanlığın başına bela ediliyor dostlar. Ölen ölüyor, diğer insanları kobay gibi görüyorlar. İlaç üretiminden yüksek gelirler elde ediyorlar.

Bilgisayar işletim sistemlerimiz de Yahudi patentli.

İşin bir de patent boyutu var tabi. Patent için bir ücret de talep ediyorlar.

Bilgisayarımızda kullandığımız işletim sistemine özellikle virüs bulaştırıp bir de anti-virüs programı satıyorlar bizlere.

Doğan çocuklara yapılan aşılar bile aslında mikrop içeriyor.

Bir nevi bebeklerimizin vücuduna mikrop veriliyor. Dirençlerini tespit ediyorlar. Zararını faydasını ben bilmem vurulan aşıların mikrop olduğunu inkar eden bir doktor görmedim.

 Günümüzde de yeni türemiş mikroplar hastalıklar her gün haberlerde genişçe yer alıyor.

İnsanlığı tehdit eden hastalıklar!

Ne idüğü belli olmayan mikroplar!

Yüzyıllardır yaptıkları çalışmalar akıl yorulacak gibi değil.

Masa başına oturup 'biz insanoğluna nasıl zarar verebiliriz' diye kafa patlatıyorlar.

İnsanlığa zarar vermek istediklerine bir iki örnek daha vermek istiyorum.

Kalebodur ve fayanslı zeminleri temizlemek için kullanılan çamaşır suyu. Bir çamaşır suyu markasını tuvaleti temizlemek mikropları yok etmek için kullandığınızda ve insan idrarıyla buluştuğunda kanserojen mikrop oluşuyor. Sonra insanlar prostat kanseri rahim kanseri ulu-veriyor. Hangi marka olduğunu ben yazmayacağım reklamı olmasın diyerekten.

Yine çocuklarımız küçük iken kullanılan bebek bezlerinde de bir iki marka var. Aynı hastalıklara neden oluyor. Bez idrar ile buluştuğunda mikroplar harekete geçiyor.

70'li yıllardan itibaren arap müziklerinden çalınan arabesk müziklerle gençlerimiz Allah'a isyana alkole yönlendirildi.

Eskiden cep telefonu yoktu sonra cep telefonlarımız da oldu. Günümüzde bilgisayar özelliklerinde cep telefonlarımız var.

Müzik sektöründe de yaptıkları çalışmaları geliştirdiler.

Önceden arabesk fırtınası estiriliyordu. Şimdi subliminal içeriklerle gençler zehirleniyor. Zehirlenmesine vesile de olunuyor!.

Ülkemizde bir yılda 250-300 arası festivaller düzenleniyor. Çeşitli yiyecek içecek firmalarının yaptığı festivallerde sentetik uyuşturucu kullanımı ve uyuşturucu kullanımına sevk edici müzikler yapılıyor. Bu müzikleri de Türkiye'de yurt dışından ithal ekonomimizin yerle bir olmasına sebep olan (hala aynı ekonomik uygular devam ediyor) eski bakan Kemal Derviş'in oğlu düzenliyor.

Sonra haberlerde bize dünyayı kasıp kavuran mikroplardan bahsediliyor.

Mikrop bildiğimiz gördüğümüz türden değil, bilginize!