Hava Durumu

Sofra

Yazının Giriş Tarihi: 16.12.2019 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.12.2019 07:30

Misafirimiz için oldukça telaş yaparız.

Aman gönülleri olsun, eksik bir şey kalmasın koşuşturmasıyla 'imkan dahilinde' konuklarımızı ağırlarız.

Bizim kültürümüz böyle. Kültürümüz inancımızda da yer buluyor.

İnancımıza göre 'israf' haramdır. İhtiyaç fazlası tüketmek de öyle.

 Lakin inancımıza göre, misafire ikram böyle değerlendirilmemiş. Misafirlikte yenen içen israf olarak görülmemiş. Ağırladığımız konuklarla aynı sofraya oturduğumuzda ev sahibinin misafirin utanıp sıkılmasını engellemek için yemesinde bir beis bulunmuyor.

Yani ev sahibinin misafirleri 'yemeğe teşvik' amacıyla yediğinden hesap sorulmuyor. Misafir de 'ikramda sunulanı' yediğinden hesap edilmiyor. Yani misafir ağırlamanın güzellikleri saymakla bitmez. Yemek sonunda 'sünnetle' söylemini de hatırlamış olalım konu gelmişken.

Batı medeniyetindeki yemek kültürü ile bizim medeniyetimiz oldukça farklı.

Önce batı medeniyetinden örnek verelim. Batı denince akla ilk önce Romalılar gelir.

Yüz yıllar önce Roma Sofraları pek meşhur imiş.

Roma senatörlerine hazırlanan sofralardan hala bahsedilir, biz de bahsediyoruz. Romalıların işgal ettikleri yerlerden lezzetleri de getirilirmiş.

O çağlarda Lazio mutfağı Roma mutfağının temelini teşkil edermiş. Lezzet buradan Roma'ya yayılırmış. Sofralar da domuz ve ürünleri ağırlıklı olurmuş. Romalılar Sicilya sayesinde Akdeniz mutfağını tanımış.

Sosyal seviye farklılıkları arası sanki uçurum gibiymiş Romalılarda. Zengin sayısı çok ve oldukça fazla zenginlermiş. Halk ise fakirlik ve sefalet içerisinde ne bulursa yeme derdinde imiş.

Yine yüz yıllar önce İmparator Caligula, zamanında Pompei halkı tarihinde en zalim ve çirkin işler yaşanmış.

Bir özellikleri de ellerindeki nimetleri tüketme sevdasıymış. Bu sevda için ha bire yemek yerler resmi/gayri resmi birçok zevkleri tatmak isterlermiş. Pompei halkı karınlarını doyurup yediklerini kusarlar, sonra tekrar yemek yerlermiş. Tarihçilerin anlattığına göre üst zümre önce yemek yer, daha sonra kaz tüylerini boğazlarına sokarak yediklerini kusarlarmış. Sonra yeniden yemeğe devam ederlermiş. Halk ise ülkenin gayri safi milli hasılanın az bir miktarıyla ömür sürermiş.

Halkı kandırmak için de tüm gelirleri kelle başına bölüp 'kişi başı bu kadar pay düşüyor' bir diğer deyişle 'zenginsiniz' derlermiş.

Birde dillere destan 'Halil İbrahim Sofrası' var.

Rahmetli Barış Manço'nun 'Buyurun dostlar buyurun Halil İbrahim Sofrasına' parçası da var.

Allah'ın bazı peygamberlere 'Habibim, Halilim' gibi hitapları var.

Hz. İbrahim peygamber 'Halilim' hitabının muhatabı.

Halilullah Hz. İbrahim (AS) her gelen misafirine ikramda bulunurmuş. Topkapı Sarayında tenceresini de görenler vardır.

Her gelene sorgu sual etmeden sofrayı hazırlatırmış. Hz. İbrahim (AS) böyle ikram yaptıkça Allah da O'na daha çok verirmiş. Kendisinin dağlar tepeler dolduran sürüleri varmış. Öyle ki Hz. İbrahim peygamberin sürüsünü koruyan 10 000 çoban köpeği olduğu rivayet edilir. Her köpeğin tasması ise altından imiş. Bir köpek takriben 200-250 koyunu koruyabiliyor. Hz. İbrahim (AS) böyle bir mülke sahip imiş.

Biz biliriz ki misafir 'on hisse' ile gelir birini yer 'dokuzu' hane sahibine kalır.

 Bu minvalde batıya muhalif davranışlarımız soframızda da öne çıkmaktadır.

Bizler küçüklüğümüzden itibaren mütevazi soframıza oturduğumuzda hep bir tane fazla kaşık çatal olurdu. Anneme bunu sordum bir gün. Rahmetli annem de 'şimdi kapı çalarsa biz sofradayken misafiri hemen buyur ederiz, bu bizim dedelerimizin adetidir' demişti.

Yüz yıllarca 'Halil İbrahim sofraları' coğrafyamızda yerini almış. Bunu ramazan aylarında daha fazla hissediyoruz. Köylerimizde köy misafirhaneleri bulunur. Buraya kurulan sofraya da aynı isim verilir.

Aslen sofrada ne olduğu önemli değildir. Sofraya oturttuğumuz misafirimizi gönlümüze oturturuz. Biz gelen misafirin inancını ayırt etmeden 'Tanrı misafiri' ismini vermişiz.

Sevinçli günümüzde ve üzüntülü günümüzde de ikramda bulunan medeniyetin evlatlarıyız.

Geçmişteki ananelerimiz günümüzde de devam ediyor çok şükür.

Ya yere göğe sığdırılamayan batı?

Geçmişinden bahsettiğimiz Pompei halkının günümüz İtalya'sında açık hava müzesinde 'nasıl helak' edildiği hala sergileniyor. Şimdiki batıda da iki arkadaş birlikte yemeğe gittiğinde ise herkes kendi yediğini içtiğini ödüyor.

Batı 'Allah'ın nimetleri mevcut kadardır,' biz ise 'Allah'ın nimetleri sonsuzdur' inancına sahibiz. İki sofra arasındaki fark bizce bundan kaynaklanıyor.

  

  

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.