Hava Durumu

Kısa bir eğitim semineri

Yazının Giriş Tarihi: 23.10.2020 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.10.2020 07:30

İyi insan olmayı herkes ister veya iyi bir insan olduğunu düşünür.

Bakalım gerçekten düşünüldüğü gibi midir, iyi insan olabilmek?

Bir kimsenin iyi insan olabilmesi için bazı sorumlulukların yerine getirilmesi gerekiyor.

Öncelikle kendisine verilen akıl ile Müslüman olması gerekli.

Yani Allah'ın emir ve yasaklarına teslim olmalı.

Allah'ın emirleri nelerdir ve nerededir?

Tabi ki Kur'an'dadır, peygamberin bildirdiklerindedir.

Rabbimiz bize günde 24 saat, haftada 168 saat vermiştir. Bize verilen zamanın zekat miktarı kadarını, yani haftada 4-5 saatini Allah yolunda kullanmalıyız.

Peki nasıl kullanacağız?

Müslümanlar olarak bizler doğru ile yanlışı, faydalı ile zararlıyı, güzel ile çirkini, iyi ile kötüyü, zulüm haksızlık ile adaleti ve hakkı öğrendikten sonra, yanlışın karşısında doğrunun, zararlının karşısında faydalının, çirkinin karşısında güzelin, kötünün karşısında iyinin, zulmün karşısında ise adaletin tesisi için çalışmak, gayret göstermekle mükellefiz.

Şayet bir insan bu çalışmaları yapmak için yola çıkarsa, kendisi ile birlikte bu mücadeleyi veren toplulukla birlikte bu mücadeleyi vermek için, zamanını ve Allah'ın kendisine verdiği imkanları seferber ederse kişi, iyi insan statüsündedir diyebiliriz.

Neye göre dememiz lazım?

Bize bildirilen, Hz. Muhammed (sav) efendimizin getirdiği İslam inanışına göre.

Zaten bütün ilimler de bu saydığımız maddelerden teşekkül olmuş.

Doğru ile yanlışın sorgulanmasından İLAHİYAT ilmi oluşmuştur.

Faydalı ile zararlının ayırt edilmesinden de EKONOMİ/İKTİSAT ilmi meydana gelmiştir.

Güzel ile çirkinin ve iyi ile kötünün ayırt edilmesinden ise SOSYAL VE FEN ilimleri ortaya konulmuştur.

Adalet ile zulmün ayırt edilmesi neticesinde ise HUKUK ilmi kurulmuştur.

Bir insanın diğer insanlara göre daha iyi insan olabilmesi, bu mücadeleyi vermesi, bu mücadeleyi veren insanlarla birlikte olması ile mümkündür.

Tek başına başarıya ulaşabilmek neredeyse imkansızdır. Çalışma hayatı, ekonomik, eğitim, sosyal faaliyetler gibi her alan ve inançtaki insanları yani tüm insanlığı kucaklayacak bir organizasyon ile ancak başarı elde edilebilir.

Rabbimiz hepimizin üzerine bu sorumluluğu yüklemiş, bütün yarattıklarının iyi insan olmasını emretmiştir.

Öncelikle bu görev İslam ile şereflenenlerindir, bunu unutmayalım.

Müslümanların bu mücadelede elde edecekleri başarı, Allah'ın nimetlerinin yeryüzünde adil bir şekilde paylaşılmasına neden olacak ve bütün insanlık hakkına razı olacak, sömürmeyecek, sömürülmeyecektir.

Hiç dikkat ettiniz mi adeta yer altı ve yer üstü zenginlikleri dağılımında, Rabbimiz adeta Müslüman coğrafyaya torpil geçmiş.

Fakat suyun başında hep batıl konuşlanmış.

Müslümanların vereceği, vermesi gereken mücadele ile, batılın kurmuş olduğu bu ifsat düzeni de milli şairimizin tarif ettiği 'tek dişi kalmış canavar' ın ömrü tamamlamış olacaktır.

Tabi bu kolay değil.

İslam coğrafyası bu mücadeleyi vermediği için batı üstünmüş gibi görünmekte ve bizler suyun başında oturmadığımız için, adil paylaşım olmadığından dolayı insanlık sömürülmektedir.

Bu durum sorumluluğumuzun ne denli büyük olduğunun bir göstergesidir.

Evet kolay değil mücadele ancak, 'Okyanus istiyorsak ırmak gibi akmak' gerekiyor.

Aklımızdan hiç çıkarmamamız gereken bir söz var, benim çok hoşuma gidiyor.

'Zor bir yolda yürümek mecburiyetinde olan insanlar, yolda yürümeye başlamadan önce, gönüllerinde ve zihinlerinde yürümek ve yol almak zorundadırlar. Önce, bu yolu ben nasıl aşarım? Korkusundan kurtularak yola çıktıklarında görürler ki, yol zor da olsa bir müddet sonra aşılmış, yürünmüş ve hedeflenen yere gidilmiştir. İşte o zaman, insanların yüreklerinde, aslında yolun zannedildiği kadar zahmetli olmadığına ve bütün sıkıntılı yolların aşılabileceğine dair bir iman doğar.'

Necmettin Erbakan Hoca'ya ait bu sözü umarım siz de beğenmişsinizdir.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.