Kârını değil canını düşün!

Maalesef...

Yaşanılan her küçük-orta ölçekli depremin ardından, yapılarımızın yenilenme ihtiyacı aklımıza geliyor.

Sarsıntının ardından 3-5 gün süren uzman yorumlarının ardından da bu hayati mesele rafa kalkıp gidiyor.

Öncelikle şunu belirtmem gerek.

Yaşadığı evin sağlam olup olmamasından öncelikle oturan kişi sorumludur.

Ailesiyle birlikte barındığı evin yapı konusunda güvencesi yoksa, büyük bir riski göz ardı ediyor demektir.

Kentsel dönüşümle ilgili kira ve kredi desteği uzun süredir veriliyor.

Ayrıca...

Özellikle Bursa'da Yıldırım ve Osmangazi gibi çarpık yapılaşmaya maruz kalmış merkez ilçelerde belediye eliyle ciddi bir dönüşüm hamlesi var.

Bu konuda vatandaşın kârını değil, canını düşünmesi gerekiyor.

Yani...

Kimse arsasını müteahhide veren şanslı vatandaş muamelesi beklememeli!

İşin oluruna bakmalı.

Elbette, kimsenin mağduriyet yaşamasını istemeyiz.

Ancak...

Belediyelerle kentsel dönüşüm sürecine giren bazı kişilerin amansız pazarlık gayretine şahit oldum.

Kaçak binasının yerine; aynı oranda, hem de hiç para vermeden yeni konutlar talep edenler neyin hesabını yapıyor?

Gönül ister ki herkes elindekinin kat kat fazlasına sahip olsun.

Ama bu duruma uygun bir jargonu da hatırlatmak gerek: "Öyle bir dünya yok!"

Bakın!

Dün gece komşu şehrimiz Balıkesir 2 orta şiddetli deprem yaşadı.

Bu depremleri takip eden 12 saatte ise 55 artçı meydana geldi.

Bu sallantıları yorumlayan uzmanlar, 7'nin üstünde bir depremin yakın olduğu uyarısında bulundu.

Ez cümle:

Marmara Depremi'ni aklımıza getirelim ve bir an önce 'vatandaş bazlı' kentsel dönüşüm imkanlarından yararlanmanın hesaplarını yapalım.