Hava Durumu

Başrolü sahibine teslim etmek

Yazının Giriş Tarihi: 04.03.2022 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.03.2022 05:33

‘Çocuk bir birey midir?’günümüzde cevabını bulmakta zorlandığımız sorulardan biri.

Soruyu anne, babalarımıza soracak olsak alacağımız muhtemel cevap şu olacaktır:  ‘’Gayet tabii bireydir efendim. Böyle soru mu olur?’’

Sahiden birey mi bizim çocuklar?

Peki nedir birey olmak?

Birey olmak bilinç sahibi olmaktır. Madem birey olmak için bilince ihtiyacımız var, gelin birde ‘bilinç’ ne demek ona bakalım. Sözlükte diyor ki; ‘’Kişinin kendi varlığının farkında olması.’’

Şimdi gelelim yazımızın muhatabı sevgili anne babalarımıza… Çocuğum bugün neyi, ne kadar yaptı? Nasıl daha ileri gitsin? Bugün ne yesin? Yarın hangi kitabı okusun?

Binlerce soru, sürekli yeniden planlanan gelecekler.

Şimdi sorarım size ‘gayet tabii birey’ olan çocuklara ne oldu? Kim oldu birey? Siz mi, çocuklar mı?

Aldığımız kararlarla çocuğun dünyayı tanıyıp kendine gelecek hazırlamasını istiyoruz. Kendi dünyamızın tuğlalarıyla bir pencere inşa edip ‘hadi bak buradan geleceğine gideceksin’ diyoruz. Pencere bizim, tuğla bizim, karar bizim, fikir bizim.

Peki, gelecek kimin?

Kendi hayatlarında figüran olarak büyüyor çocuklarımız işin kötüsü figüran olmaya o denli alışıyorlar ki karar almaları gerektiğinde bocalıyorlar, düşünmeyi unutuyorlar. Çünkü bizler hep en iyisini istiyoruz çocuklarımız için.

Gayet tabii bir yetişkin olarak çocuğumuz adına en iyi olanı bulabiliriz. Hep en iyisi olmasını isteyebiliriz. Ancak biz her zaman yol açıcı olduğumuzda çocuklarımız o yolun aslında kendisi tarafından da açılabileceğini nasıl fark edecek?

Müsaadenizle küçük bir örnek paylaşmak isterim…

Sınıfımızın kurallarını oluşturmamız gerekliydi. Bunun için öğrencilerimi iki gün, günde bir ders olacak şekilde hiçbir şey söylemeden serbest bıraktım. Üçüncü gün sınıfta sesler yükselmeye başladı: ‘’Öğretmenim çok ses var, öğretmenim rahatsız oluyoruz.’’ Zamanı gelmişti ve öğrencilerime sınıfta uyulması gereken kurallar olup olmadığını sordum… Büyük bir sitemle olduğunu söylediler.

“Madem öyle alın elinize bir kâğıt ve sizin için en önemli kuralı yazın” dedim. Herkes bir kural yazdı ve hepsi olmazsa olmaz kurallardı.

Öğrencilerimin hazırladıkları kurallarla sınıfta kurallar listesi hazırladık. Öğrencilerime hazır kuralları vermedim, sınıf içi durumdan rahatsız olmalarını bekledim, rahatsızlığı gidermenin yollarını düşünmelerini istedim. Sonuç ne mi oldu? Sınıf içinde bozulmayan bir düzen ve süreğen saygı ortamı.

Diyeceğim o ki kararların en doğrusu farkında olup bilinç ile alınan kararlardır. Hazır olarak sunulmuş kararlar geçerli olur belki ama ne kadar kalıcı olur, ne kadar benimsenir biraz düşünmeli.

Şimdi durun, derin bir nefes alın, unutmayın dünya hepimiz için 365 gün 6 saatte dönüyor.

Gün hepimiz için 24 saatte bir defa doğuyor.

Çocuğunuzun yanlış yapmasına izin verin ki doğruyu bulabilsin. Çocuğunuzun penceresinden tuğlalarınızı çekin. Fark edeceksiniz ki dünya sizin tuğlalarınızdan ibaret değil.

İzin verin görmek istediği gökyüzünü kendisi görsün. Kendi hayatının figüranı değil başrolü olsun. Siz geleceğinin temelini atmayın, o atarken destek olun, o zaman duvarların kendiliğinden örüldüğüne hatta çiçeklerle bezendiğine şahit olacaksınız.

Her gününüzün bir öncekinden daha aydınlık olması dileğimle.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.