Hava Durumu

Başlık’siz

Yazının Giriş Tarihi: 26.01.2023 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.01.2023 01:02

Her işin, her kurumun ve her bireyin bir denetim organı vardır. Her işin denetimi, o işten sorumlu kişilerce, her kurumun denetimi, bir üst kurum tarafından, her bireyin denetimi ise çoğu zaman kendinin otokontrolü ile sağlanır. Örnek verelim: sınıftaki öğrenciler ödevlerini yapmakla sorumludur bunun denetimi kendilerindedir. Ödevin yapılıp yapılmadığının denetimini öğretmen sağlar. Öğretmenin sene içi planlamalarının denetimini okul idarecileri yapar. Okul yönetiminin gidişatını İlçe Milli Eğitim; İlçe Milli Eğitimi, İl Milli Eğitim; İl Milli Eğitimi, Milli Eğitim Bakanlığı; Milli Eğitim Bakanlığını ise devlet denetleyecektir.

Peki; son halka olan devleti denetleyecek üst kurum nedir, kimlerdir?

Bu denetimi gerçekleştirecek en güçlü kurum tabii ki halkın da kendisidir. Devletlerin, hükümetlerin en önemli denetim mekanizmaları halktır. Çünkü kendi yönetimimiz için yani demokrasisi için konuşmak gerekirse, kimin kendilerini yöneteceğine halkın kendisi karar verdiği gibi bu denetimi de kendisi sağlar ve halk üstüne düşeni yerine getirir. Bahsettiğimiz hiyerarşi döngüsel bir hiyerarşiye dönüşüp tekrar halka ulaşır. Bu durumda bu döngünün başı da halktır, sonu da halk olacaktır. O halde en bilinçli olması gereken yine halktır.

‘’Bağımsızlık bir kişilik sorunudur. Kişi kendi aklı ile düşünemezse -kişi akıl yerine doğmalarla düşünmeye alışmışsa- dünyada olup bitenleri nasıl anlar, nasıl kavrar?’’

‘’Sakıncalı Piyade’’ bir yazısında yukarıda verdiğim cümleyi de kaleme alıyor. Esasında beni de bu konu üzerinde kendimce bir şeyler karalamaya iten iki gün önce açıkça fikirlerini beyan edip denetim görevini yerine getirdiği için 1993’ten bu yana karanfiller ile anmak, kalan yazıları ile avunmak zorunda kaldığımız ‘’Sakıncalı Piyade’’ oldu. En büyük gücün akıl sahibi bir halk olduğunu bana yeniden hatırlattı.

Her zaman bir kurtarıcı beklemek sanıyorum ki fıtratımızda var. Bu fıtratı yıkıp en üst denetim mekanizması olduğumuzu da tekrar hatırlamak gerekir.

‘’Ne gücünün farkında köle ne köle olduğunun

Şükürle yudumluyor kader tasındaki zehri,

Ben sağırlaştım neredeyse paslı şakırtısından

O yılmadı taşımaktan kollarındaki zinciri’’

Bu dörtlüğü de Nihat Behram kaleminden akıtıyor. Bolca alıntı yaptığım bir yazı oldu ama anlatmak istediğimi keskin kalemler anlatmışken bana ise onların anlattıklarının aralarına birkaç cümle serpiştirip sizlere sunmak düşüyor. Herkes haddini bilmeli ama öyle değil mi?

Uzun lafın kısası Faruk Nafiz’in de dediği gibi;

‘’Arkadaş biz bu yolda türküler tuttururken

Sana uğurlar olsun… Ayrılıyor yolumuz.’’ 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.