Hava Durumu

Adıyla değil, tadıyla bayram

Yazının Giriş Tarihi: 22.04.2022 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.04.2022 01:32

 Yarının anlam ve önemine ithafen konumuz;  ‘’çocuk ve kültür’’ olmalı diye düşündüm. Kültür dediğimiz kavram çok geniş bir yelpazeyi kapsadığı için milli kültürü konu edindim.

Milli kültür; bir ulusun kimliğini, karakteristik özelliklerini ve tarihini yansıtan değerlerdir. Günümüzde büyümekte olan çocuklarda milli kültürün yansımalarının ne yazık ki oldukça az olduğunu fark ediyorum. Çocukların, yetişkin olma süreçlerini yalnızca bedensel büyüme ve sınıf atlama olarak değerlendiremeyiz.  Bireyin bilişsel ve duygusal gelişiminde, biyolojik büyüme ve olgunlaşmanın yanı sıra toplumdaki normlar, kültürel değerler ve davranışlara ilişkin beklentiler rol oynar (Recebov, 2000). Çocukta, kültürün ve milli bilincin oluşmasında çevrenin, doğal olarak anne-babaların ve biz öğretmenlerin çok büyük bir etkisi vardır. Bugünlerde göz ardı ettiğimiz milli kültürün çocuklara aşılanması bana sorarsanız yetişkinliğin can damarlarından birisidir.

Peki, bizim görevimiz ne olacak?

Çocuklara erken yaşta milli kültür duyguları aşılanmalıdır. Çok fazla uyaranla karşı karşıya olan çocuklar batı kültürünün olumsuz örneklerini fazlaca benimsiyorlar. Batı kültürü ve olumsuzluğunu açmaya çalışırsak şu an işin içinden çıkamayız ancak çocukları olumsuz kültürleşmeden korumalı ve milli kültürü kendimiz yaşarken çocuklarımıza da yaşatmalıyız.

Çocuklara milli kültür kazandırmak için aldığımız yol, milli bayramların duraklarına uğramadan edemez. Malumunuz önümüzde de çocukların en heyecanlı durakları olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı durağı var.

23 Nisan bayramlarında çocuklara en güzel giysilerini giydirmek, okul töreni dışında yapılan kutlamalara katılmak, bayram havasını tam anlamıyla yaşatmak kulağa basit gelse de inanın çok etkili bir yöntem. Milli bayramların neden kutlandığını, öncesini, kısaca tarihini yaşına uygun olarak anlatmak;  bayramların kutlanma sebeplerini öğretmek çocuğa milli bilinç kazandıracaktır. Keza tüm milli bayramlar aynı coşku ile kutlanmalıdır.

Birkaç paragraf üstte yazdığım ‘’Kendimiz yaşarken’’ kısmına ayrı bir parantez açmalıyım çünkü sıkça karşılaştığımız bir durum şu ki; anne-baba çocuğunun içerisinde rol aldığı kutlama törenine geliyor, gösteriyi çocuğu çıkana kadar izliyor, çocuğunun gösterisi bittiğinde çocuğunu da alarak gösteriyi terk ediyor. Bunu gören çocuğun, bayramın sadece görevi yerine getirmekten ibaret olduğunu, görev tamamladığında bayramın da sona erdiğini hissetmesi bence en doğal durumlardan biri. Oysaki günler öncesinde okullarda başlayan bayram heyecanını evlere de taşımak gerekir. Sıradan bir gün, ‘’geçiştirebileceğiniz bir olgu değil bugün’’, kocaman bir ulusun yeniden doğuşunu, meclisin halk için açılışını kutluyoruz.

Anlatacağım soruna da değinmezsem kendime haksızlık edeceğim. Sözde modernizmin son eğilimi; ‘’Bayramlarda çocuklar eğlensin gösteriye ne gerek var.’’

Elbette, var efendim!

 Çocuk, milli bayramın tadını oyun parkurunda değil; coşkulu gösterilerin gölgesinde, milli marşların sesinde, sahneye çıkıp eline mikrofonu aldığında soluğu kesilince alır. Bayramın önemini, nedenini, hazırladığı gösterinin, ezberlediği şiiri sergileyecek olmanın verdiği heyecanı trambolinde zıplayarak yaşayamaz. Bırakın bir gün de sahnede sırasını beklerken ayakları ağrısın, güneşte sırtı terlesin.

Barış abinin de dediği gibi; ‘’Bugün bayram, erken kalkın çocuklar.’’ Tüm çocukların, içindeki heyecanı kaybetmeyen herkesin Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlarım. En güzel bayramlar hep bizim olsun.

Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara ve Türk ulusuna en büyük armağanlarından biri olan bu bayramın ilelebet layıkıyla kutlanması dileğimle…

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.