Hava Durumu

Yıl olmuş 2018...

Yazının Giriş Tarihi: 07.10.2018 07:18
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.10.2018 07:18

Her sene sadece sayısı değişen, bir şeyi eleştirirken yazılan cümleyle yazıya başlamayı uygun gördüm. Çünkü durum bu kadar trajikomik.

Yıl olmuş 2018. Bilgiye ulaşmak bu kadar kolayken hala değerini anlamayıp nerede, nasıl kullanacağımızı bilmemekteyiz. Aldığımız eğitim bu cahillikte en büyük payı elde tutmaktadır.

Yıl olmuş 2018 ve 'milliyetçilik' hakkında olması gerekeni öğrenmeyip, öğrendiklerimizi yanlış kullanmaktayız ve bununla da kalmayıp gururumuzu şişirmek için onda diretmekte olduğumuz acı gerçeğinden bahsetmek istiyorum:

''Milliyetçilik''

 Her kültür, dünya mirası olup, her insanın görüp dersler çıkarabileceği ve başka kültüre sahip insanlar ile iletişime geçebilmek, kendindeki doğru bilgiyi aktarabilmek için (eğer aktarması, iletmesi gerekiyorsa ve din gibi önemli, zaruri bir konuysa) öğrenmesi ve yaşatması gereken bir oluşumdur.

Kendi kültürü ise; yetiştiği ortamı ve kalıtsal aktarımla nesilden nesle geçen,  yani genlerine işleyen, doğduğunda ıssız bir adaya bırakılsa dahi sonradan bile insanda sirayet eden bir oluşumdur. İnsan, kendi kültüründe yaşayış ve davranışlarını anlayıp, bilgiye, ulaşılması gereken faydaya ulaşmada, ona göre yol çıkarmada gerekli ve bunu yapmadan boş bir insan olacağı gerçeğini idrak etmesi gerekir. Bu yüzden kültürü ve milliyeti, yaşatması, koruyup kollaması gereken bir değerdir.

''Milliyetçilik'' asıl olması gereken durumuyla budur. Bu betimlemenin taraftarlığını yapabilmektir. Tek bir milletin milliyetçiliğini yapmak, diğerlerinin değersiz olduğunu düşünmek veya kendi milliyetinin üstünlüğünü içten içe yüceltmek bu kavramın dışına çıkmaktır ve bunu yapan kendine milliyetçi diyemez. Şimdi benden yaşça küçük insanların birçoğunda ve büyüklerimin bazılarında karşılaştığım durum budur. Tarih biliminin ulaşılması kolay bilgileriyle bu insanların kendilerini donatmaları ve işlerine geldiği, hoşlarına gittikleri şekilde aktarmaları olayı bağnazca ve gereksizcedir. Gerekliliği biraz da olsa tartıştığı insanında aynı düşünmesinden dolayı olabilir ama bu bağnazlığını değiştirmez. Bununla birlikte milletinin eski yaptıklarıyla gurur duyup övünmek abestir. Evet, Fatih'in İstanbul'u fethetmesiyle bir insanın övünmesi saçmadır. Aynı şey daha eskiler için de geçerlidir. Hun'ların Çin Seddi'ni yaptırtması olayı ile övünmek... Fatih bu işi yaptıysa İslam ve kendi Müslümanlığı için yaptı. Ortada biz yokuz sen yoksun, sana kattığı bu tek şey bu olayın ''ne ile ne başarılabileceğidir.''

 Şunu iyice anlatmak istiyorum: Fatih, bu fethi bir Türk için veyahut bir gurur meselesi olması için ''Bak benim atam karadan gemiler yürütüp bir imparatorluğu çökerten insan'' demen için değil ''Onu fetheden güzel komutan'' olabilmek ve şu dünya imtihanında ameline Peygamber sözü katabilmek için yaptı.

Beni Fatih'e bencil demekle suçlamadan önce insanların şunu düşünmesini istiyorum...

Bu mesele övünç meselesi değil, bu mesele örnek alma meselesidir. Bu iş Fatih'in koyduğu taşın daha büyüğünü koyabilme meselesidir. Bizim neslimiz ilim, bilim ve din konusunda Fatih'in ulaştığı imkândan daha fazlasına sahiptir. Ancak elbet onun kadar olamayız ama bu bir insanın ondan daha yüce işler başaramayacağı anlamına gelmez.

Bu bahsettiğimden şunu da çıkarmak istiyorum ortaya...

Bu düşünceler bir siyasetin ve siyasi düşüncenin veya bir dine mensup olmanın meyveleri değildir. Bunlar, her türlü çevremizden, bizim, her türlü değerimizi sömürmeye çalışan, "dış mihraklar" için doğrusunu düşünmeye çalıştığım şeklidir. Siyaset işi hiç değildir...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.