Hava Durumu

Neye ant içiyoruz?

Yazının Giriş Tarihi: 24.10.2018 08:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.10.2018 08:01

Son bir kaç gündür haberlerin ana konuları Cemal Kaşıkçı ve 'Andımız'la alakalı olan olaylardı. Benim özellikle dikkatimi çeken konu Andımız'dır.

Danıştay'ın, kaldırılmasını doğru bulmayan kararından sonra ortalık biraz tozuttu.

Devlet Bahçeli Andımız hakkındaki görüşlerini sosyal medya üzerinden açıklaması dikkat çekti. Ardından AK Parti tarafından tepki gösterildi. Bu tepkiye MHP tarafından cevap geldi.

1933'ten 2013'e kadar ders girişlerinde okutulup, Atatürk'ün izni ile okutulmaya başlanan bir metin...

Kaldırıldığında da büyük tartışmalara yol açmıştı, şimdi yine karşımızda bir takım tartışmalar olacak. Ben kulaklarımı tıkayarak, gözlerimi kapayarak bu olaylara kayıtsız kalmak istiyorum. Çünkü utanıyorum.

İlk kaldırıldığında ortalıkta biraz ses getirmişti. Sonrasında unutuldu. Ancak aradan beş sene geçmesine rağmen unutmayan insanlar varmış ki bu konu yine gündemimizde. Ya da olay şöyle gerçekleşti; Andımız kaldırıldığında bu durumu beğenmeyen insanlar şikâyet etti. Bu şikâyetleri şimdi hatırlanıp, şimdi tartışıldı. Bana ikincisi daha mantıklı gibi geliyor.

Bana ''Davalar uzun sürüyor sonuçta Danıştay gibi bir kurum...'' dendiğinde biraz daha üzülürüm. Bu durumdan hoşnut olmayan bir vatandaşımızın davası beş sene mi sürdü? Konuyu önemsiz görüp beklettiler, derse birisi, önemsiz bir konu sonrasında tartışılmaya değer mi? Önem sırası vardır da denemez, çünkü ne olursa olsun birisi için önemli bir mevzu olmalı ki, bu dava edilebilen bir şey. Bu kadar beklememeliydi.

Her şeyi geçtim, davaları, sevinmeleri, üzülmeleri... Zamanında Andımızı kaldırmak için verilen çaba da, şimdi yeniden okutulması için verilen çaba da gereksizdir. Bir milletin kaderini veya bir öğrencinin beynini sözler mi değiştirir?

1933'te insanlarımız savaşın yaralarını yeni yeni sarmışlar, gelişmek, ilerlemek ülküsüne sımsıkı sarılmışlardı. Bu hararetle çocuklara o marşları söylettiklerinde bir öğretmen de, okula çocuğunu getiren anne de, baba da o marştan kendilerine pay çıkarıyorlardı. Yedi yaşındaki bir çocuk kendi varlığını armağan etmeyi daha öğrenememişti çünkü...

Bu bir anı olarak okutulmaya devam etti. Kaldırmak boşuna bir uğraştı. Kalktı, tekrar okutulması için harcanan çaba, boşuna bir uğraştır. Kelimeleri bırakıp, çocukların ağzını değil, beynini dolduracak çabalar gereklidir. O andı içecek bedenler gereklidir.

Çocuklarımız kimya, tıp, astronomi, matematik alanlarında ülkemiz için andlar içmeli, ilerleyip gelişmelidir.

Bu ülkenin neresinden olursa olsun, bu ülkeye annesini ağlatmadan yaşatabilecek çocuklar gereklidir. Bunun için kafalar doldurulmalıdır.

Çünkü sen Laz, Çerkez, Kürt, Türk olabilrsin ama annelerin Doğulusu, Batılısı, Çerkezi, Lazı yoktur. Onların vatanı cennettir.

Şimdi herkesin ülküsü annesini sevindirmek olsa, kim üzülür şu garip vatan toprağında?

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.