Gastronominin kalbi Denizli'de atacak

Denizli'de yarışma var ve bursa gastronomi derneğini olarak katılıyoruz.

Bu seferki yarışma başka çünkü Dünya Şefler Birliği düzenliyor ve bu işte en iyi kuruluş diyebilirim.

Biliyorsunuz önceki katıldığımız yarışmaların nasıl skandal sonuçlar yarattığını ve Türk mutfağına gönül vermiş öğrencilerimizin bu meslekten neredeyse bıkma derecesine geldiğini hatırlıyorum. Ama Denizli başka! Belkide aynı sorunları yaşamak istemediğimiz için böyle düşünüyorumdur.

Kaldıki bu yarışma daha şimdiden lise öğrencilerinin kategorilerinden ücret talep etmiyor.

Ve ülke dışından yüzlerce profesyonel aşçıyıda jüri olarak ülkemize getiriyor.

Bu durum bile bizim açımızdan bir hayli rahatlatıcı...

Düşünsenize çocuğunuz aşçılık bölümünde okuyor ve yaptığı uygulama sınavındaki yemeklerin ücretini bile siz karşılıyorsunuz.

Çünkü bu tip liselerin ve yüksek okulların döner sermayesi her bölüme çalışıyor ancak sıra aşçılara gelince maalesef bütün kan damarları kuruyor.

İşte arada düzenlenen böyle kıymetli yarışmalar olunca çocuklar kendilerini pistlerde görmek istiyorlar ve bu gerçekten heyecan verici bir durum. Demem o ki Türk mutfağının geleceği için bu çocuklara bütün STK'lar olarak sahip çıkmalıyız.

Belediyelerin sosyal sorumluluk projelerinden aşçı adayı kardeşlerimize bütçeler ayırmalıyız. Bir milletin yapısını unutmayınki dini değerlerden sonra mutfak kültürü oluşturur.

Ceketsiz yaşanır ama kültürsüz yaşanmaz.

Denizli'den bahsetmişken bu kuruluşun dünyanın en kalabalık ve en prestijli birliği olduğunu düşünüyorum. Fastfood akımına karşı slow food akımını destekleyen ve bütün halkların mutfağına sahip çıkıp değerlerini yaşatan bir sivil toplum kuruluşu...

Geleceğin aşçıları için ve türk gastronomisinin bekası için ülkemizdede bu tür girişimlerde bulunulması gurur verici..

Bu tür yarışmalarda en büyük problemde seyahat eden öğrencilerin konaklama problemi umarım bu durum içinde birşeyler düşünülmüştür.

Okumaya çalışan ve aile geliri kısıtlı olan bu öğrencilerimiz için herkes elini taşın altına koymalı ve bu mutfak sanatçılarının eğitimlerinin başarı ile tamamlanmasında Türk mutfağına gönül vermiş her aşçının bir katkısı olması gerekiyor.

Okullardaki ekipman eksikliğinden tutunda ücret talep etmeden gönüllü eğitimlere katılana kadar, yanında staj gören aşçı öğrencisine gönülden mesleki birikimlerini aktarmaktan tutunda, ona bu mesleği sevdirecek bir mutfak ortamı oluşturmaya kadar bu görev her aşçının asli görevi olması gerekiyor.

Çünkü Türk mutfağını işleyen aşçıların ülke şartları ile alakalı başka pozisyonlarda görev alamadıkları aşikar.

Hal böyle olunca bu meslekte profesyonelleşmeyi tercih ediyorlar.

Belki meslek dışından kimsenin ilgisini çekmeyecektir bu problemler ancak mesleğin içinde olan mutfak sanatçılarının bu duruma sahip çıkmaları gerekiyor.

Bana sorarsanız 7'den 70'e herkesin sorumluluğunda bir problem ama bu aşamada meslekten olan aşçılarımıza düşen görevler yerine getirilirse bile yeterli.

Çünkü öncede dediğim gibi bir milletin genel yapısını belirleyen inançları örf ve adetleri en önemliside mutfak kültürüdür.

Sizler için hazırladığım muhteşem mutfak kültürümüzden pazı sarmasını mutlaka denemelisiniz.

Pazı sarması

Taze pazı yaprakları

200 gr orta yağlı kuzu kıyması

1 su bardağı pirinç

1,5 su bardağı su

1 orta boy soğan

2 diş sarımsak

1 tatlı kaşığı salça

100 ml zeytinyağı

Hazırlanışı

Taze pazı yapraklarının saplarını kesip bir haşlama suyunda 1 dakika kadar bekletip alalım.

Bir geniş kasede bütün malzemeleri iyice karıştırıp iç harcımızı hazırlayalım.

Pazı yapraklarının iç kısmına gelecek şekilde 1 yemek kaşığı iç harcını koyup çok sıkmadan saralım.

Pazı saplarını tencerenin altına koyup sarmaları üzerine dizelim.

100 ml zeytinyağını sarmaların üzerine gezdirelim ve 1-2 su bardağı su koyup ağzı kapalı şekilde pişirelim. Arzuya göre sarımsaklı yoğurt ile servis edelim.