Bütün tahılların atası

Daha önce bir çok kez bahsettiğim ve ne kadar anlatsam bitiremeyeceğim birde Son zamanlarda çok popüler olan ve hemen her diyet listesinde rastladığımız bir tahıl var. Bütün tahılların atası olarak kabul edilen ve yaklaşık 4000 yıl tarihi olan mucize besin kaynağı...

Kinoa...

İnkaların keşfettiği bu çok değerli besin,tarihte savaşçılara güç versin diye yedirilirmiş. Hatta besin değerlerini sıralarsak vejetaryen ve vegan beslenmede hatta gluten free beslenme biçimlerinde yeri oldukça değerlidir. Salatalarda haşlayarak kullanılan kinoayı un haline getirip onlarca alanda kullanabileceğimizide bilmeliyiz.

Sağlıklı beslenme metotlarının neredeyse en önemli şıklarından olan kinoa tohumunu hayatımıza yerleştirmemiz daha sağlıklı beslenmemiz anlamındadır.

Peki ne var bu kinoada? Neden bu kadar övdüm dersiniz. Ben de yeni bir menü hazırlığındayım ve menümde bir bölümü vegan, vejetaryen ve çölyak hastalarına ayırmak istedim. Haliyle araştırmalar yaparken daha önce de bir çok kez kullandığım ancak tarihini ve detaylarını bu kadar derin araştırmadığım kinoayı menüde kullanmaya karar verdim.

Biraz kalori hesaplamalarına girmek zorundaydım menüdeki bu bölüm için ve işe koyuldum.

Ve bugüne kadar her öğünde kaşık kaşık tüketmediğime pişman olduğum bir sahneyle karşılaştım. Kinoanın içerdiği protein, lif, manganez, magnezyum, fosfor, folat, bakır, demir, çinko, potasyum, B1, B2 ve B6 vitaminlerini kim tüketmek istemezki.

Ancak binlerce yıldır tüketilen kinoa sadece bir kaç yıldır süper besin olarak biliniyor. Hatta birleşmiş milletler tarafından 2013 yılı uluslararası kinoa yılı olarak seçilmiş.

Magnezyum açısından kuvvetli olup bize güç veren kinoa aynı zamanda yüksek lif içerdiği için de zayıflamamıza destek oluyor.

Peki kaç aşçı kinoadan haberdar ya da menüsünde yer veriyor?

Maalesef bu sayı duymak istemeyeceğimiz boyutta. Artık hemen her markette ve organik gıda mağazalarında rastlayacağımız bu mucizevi tohuma ulaşmak bu kadar kolay iken çocukalarımıza ne kadar yediriyoruz ya da anlatıyoruz. Bu sayı da sorunlu maalesef.

Gıda endüstrisinin henüz dokunmadığı GDO içermeyen kinoayı hayatımızın mutfağına yerleştirmemizde fayda var.

Aşçı arkadaşlarımızın da menülerinde bir bölüm açarak kinoayı bolca işledikleri yemekleri eklemeleri artık toplumsal bir farkındalığın gereğidir. Vejetaryen, vegan ve glutensiz besinler ile beslenmek zorunda kalan bireylerin evde beslenmek zorunda olduklarını göz ardı etmememiz gerekiyor. Bu insanların bir restoranda da kendi beslenme şekline göre yiyecek bulması artık bir ihtiyaçtır.

Kullanabileceğiniz alanlar için bilginiz yoksa mutlaka araştırın ve ben de bir kaç tüyo vereyim.

Un haline getirip unun kullanıldığı her alanda hatta çorba kıvamlandırma işlemlerinde bile kullanabilirsiniz. Bütün hamur işlerinde ve kurabiyelerde, haşlayıp salatalarda ve baharatlarla aromalandırıp balıkların yanında bile tüketebilirsiniz.

4000 yıllık tarihi olan bu tohumun dünyanın başına gelmiş en iyi olaylardan biri olduğunu düşünüyorum.

Kilo yapmadığı için tercih etmenizde de fayda var.

Şimdi birlikte bir pilav hazırlayalımmı?

KİLO YAPMAYAN PİLAV

1 su bardağı kinoa

2,5 su bardağı su

5 adet mantar

1 adet yeşil biber

1 adet kırmızı biber

1 adet soğan

3 yemek kaşığı zeytinyağı

Tuz

HAZIRLANIŞI

Öncelikle çok iyi yıkadığımız kinoayı iyice süzelim, mantarları ve geri kalan sebzeleri küp küp doğradıktan sonra zeytinyağında kavuralım. İyice yıkadığımız kinoayıda ekleyip tuz ile tatlandıralım. kısa bir soteleme işleminden geçirdikten sonra 90 derece sıcaklıktaki suyu ekleyip kısık ateşte 22 dakika pişirelim. Kinoalar oldukları boyutun neredeyse 2-3 katına kadar büyüyeceklerdir. Bu nedenle 3 kişilik bir tarif olup arzu edilirse miktar artırılabilir. Afiyet olsun