Hava Durumu

Balığın tam zamanı

Yazının Giriş Tarihi: 13.10.2018 08:21
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.10.2018 08:21

Ülkemizin dünya üzerindeki konumunu değerlendirecek olursak ne kadar da şanslıyız anlatamam...

3 tarafımızın sularla kaplı olması, soğuk ve sıcak denizlere sahip olmamız bizlerin gerçekten coğrafyamıza sahip çıkmamız gerektiğini gösteriyor...

Neden böyle başladım dersiniz?

Efendim artık havalar soğuk ve vücudumuzun ihtiyacı olan bütün değerler bu sıralar denizlerde!

Yani balık tüketelim diyorum...

Tamda bu ay kefalin, hamsinin en yağlı ve lezzetli olduğu dönem bol bol tüketmeli ve çocuklarımıza balıkla beslenmeyi aşılamalıyız. Neredeyse bütün pazarlarda mevcut balıkçılar var ve bu aylarda kültür (çiftlik) balıkçılığı riski de yok. Hal böyleyken gönül rahatlığı ile balık tüketebiliriz.

Önceki ayda boy gösteren çinekoplar, uskumrular ve istavritlerde bu ay yine lezzetlidir ve sizlere tavsiyemdir. Bunun yanı sıra şubat geliyor ve balık denince akla haliyle kalkan balığı geliyor. Yine bütün balıkçılarda denk geleceğimiz gümüşbalığı da geliyor. Omega 3 proteini açısından en zengin balıklar bu 2 ay içersinde olduğundan bol tüketmekte fayda var. Böylesine mucizevi bir besini sofralardan eksik etmeyeceğimiz binlerce tarif var Türk mutfağında. Balık aldım da ne yapacağım? Diye bir soruyu gerektirmeyen mutfağımız zaten yüzyıllarca kendi tarif defterinde balığı muhafaza etmiş. Kaldı ki bütün dünya kanseri bile yenmede balık yağının mucizevi bir görevi olduğunu artık biliyor. Omega 3 proteini demek sağlıklı beyin gelişimi anlamına geliyor fakat bu proteini bilinçsizce işlenen mutfak teknikleriyle zehirli moleküle çevirme durumumuzda maalesef çok yüksek.

Bunu nasıl yapıyoruz dersiniz?

Balıkları kızartarak!..

Böylesine mucizevi bir proteini maalesef 180 derecelere ulaşmış haliyle translaşmış yağların içinde pişirerek bize faydası olan besin değerlerini yine kendimizi zehirlemek için görevlendirmekten başka anlama gelmiyor...

Size tavsiyem balığın cinsi ne olursa olsun kızartmayın.

Ya fırında uzun süre düşük ısıda pişirin ya da buğulama tekniği ile pişirin. Buğulama tekniği uzaktan buhar ile pişirme tekniğidir ve doğrudan balıktaki değerlere zarar vermediği gibi midemize giden bu besinde bize büyük fayda sağlıyor. Izgara tekniği ile pişirilen balıklarında protein değerleri zararlı madde haline dönüşmüyor. Fakat bize de bir fayda sağlamıyor. Çünkü ızgara edilen balıkların protein değerleri ısının etkisi ile maalesef ya buharlaşıyor ya da közün üzerine akıp ziyan olup gidiyor.

Biz balığın salamurasını yapmış bir toplumuz bu yüzden balıktan anlarız bunu korumak için bol bol balık alıp fırında mevsim sebzeleri ile pişirelim ve tepsinin içine akan proteinine de ekmek banalım.

Balık sizden tatlısı benden... Sizlere bu mevsimde ve özellikle balık yemeklerinden sonra tüketilen muhteşem bir Osmanlı tatlısı hazırlayacağım şimdiden afiyet olsun.

KESME HELVASI

1 su bardağı toz şeker

1 su bardağı yoğurt

1 su bardağı un

2, 5 su bardağı irmik

1 çay kaşığı karbonat

1 çay bardağı kavrulmuş tuzsuz fıstık

Şerbeti için:

3 su bardağı toz şeker

3 su bardağı su

1 yemek kaşığı limon suyu

Tencereye şekeri ve suyu koyup şerbetimizi hazırlayalım. Su kaynamaya başlayınca hafif ocağın altını kısıp 15-20 dakika kaynatmaya devam edelim. Şerbeti ocaktan almadan önce limon suyunu ekleyip 2 dakika daha kaynatıp ılınmaya bırakalım. Yoğurt ve toz şekeri derin bir kasede iyice çırpalım ve ardından un, irmik ve karbonatı ekleyip iyice karıştırmaya devam edelim. Büyük boy kare bir cam tepsiyi margarinle yağlayıp hazırladığımız harcı içine dökelim ve eşit biçimde dağılmasını sağlayalım. Her bir dilimin üzerine gelecek şekilde hesaplayarak fıstıkları ikiye ayırıp dizelim. 170 derece önceden ısıtılmış fırında 30-40 dakika arası pişirelim. Tatlıya bir çöp şişle delikler açalım ve ılık şerbeti ılıktan biraz sıcak tatlının üzerine kepçe ile yavaşça dökelim.

Türk usulü dilimlere ayırıp servis edelim.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.