Tarihsiz davetiye

Geçenlerde gözüme şöyle bir cümle takıldı: Hayaller hayalken güzel...

 Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Misal veriyorum. Bir iş adamı tüm günü yoğun ve stresli geçmekte... Diyor ki: ‘Yaz gelse yıllık iznimde en güzelinden bir otele gitsem, içsem yudum yudum limonatamı.’ (O otele hiç gidilmez.)

Ya da başka bir arkadaşım: ‘Şöyle yüksek maaşlı bir iş bulursam şurayı gezip görmek istiyorum. Fakat maliyetli, işi bir değiştireyim o zaman atlayacağım bir otobüse.’ (O iş bulunur fakat artık başka masraflar çıkmıştır.)

Sanırım biz sadece hayal kurmayı seviyoruz. En keyif aldığımız şey ise şöyle en güzelinden ah çekmek.  Özendiğimiz elde etmek istediğimiz şeye ulaşmak için hiçbir çabamız yok.  Aylarca o yaz tatilinin hayalini kurmaktansa insan pekâlâ kendine tatil oluşturabilir. Yeter ki istesin. Kendine zaman ayırmak bir lüks değil tercihtir. Yapın kendinize en güzelinden bir kahve ya da her ne içmekten keyif alıyorsanız... Geçin balkonunuzda en rahat köşeye; havayı koklaya koklaya yaşadığınızı hissedin.

 Şimdi belki içinizden bu telaşlı hayatta nasıl kendimize vakit ayıralım? Diye soruyorsunuz.

Günümüz modern toplumu zaman planlaması konusunda sınıfta kaldı maalesef. Zira planlamayı oluşturmadan, önce algımızı değiştirmeliyiz. Her şey çok zor, yetişemiyorum gibi bir çıkmaza girmeyi tercih ederseniz yaşadığınızı hissetmek için aylarca buzlu limonata hayal edersiniz.

Gelelim diğer örneğe... Görmek istediğiniz bir yer varsa ve şuan imkânınız yoksa para biriktirmenin tam zamanı. En azından dileğiniz için bir şey yapmış olursunuz. Bazılarımız ise sadece ister. O kadar… ‘Bu konunun böyle sonuçlanmasını isterdim. Bunu elde etmeyi isterdim, olmadı.’ Hâlbuki gerçek kılmak için hiçbir çabamız yoktur.

Mutlaka denk gelmişsinizdir bu tip insanlara... Bahsettikleri sadece olmasını istediği hayallerdir. Tabi tüm bu cümleler şikâyetler ile son bulur. Bu kişiler, hayallerini yaşayamamasının sorumlusu olarak hayatı suçlarlar. Beklentileri ise tüm ukdelerini, hayatın onlara altın tepside sunmasıdır.

Hayat, ben küstüm oynamayacağım diye nazlandığınızda, tamam hadi gel baştan oynayalım demeyecek kadar ciddi bir oyun arkadaşıdır. İstediğiniz hemen olmayınca sızlanıp yaşama küstüğünüzde sadece kendi zamanınızdan çalarsınız o kadar. Hayalleriniz sizindir. Onları sahiplenin. Her şeyin, her zaman dört dörtlük olması gibi bir kriteriniz olmasın. Bazen eksik kalan 4/2’lik kısmı sizin tamamlamanız gerekir. O halde tamamlayın. Hayallerinize elleriniz değsin.

Ve yaşama duygusunu tatmak için, mutlu olmak için, kendinize tarihi belli bir davetiye hazırlamayın. Şu bir olsun o zaman yüzüm gülecek gibi tutumlardan kaçının. Memnun olma hali sizin elinizde, unutmayın. Bu demek değil ki mükemmel olmayanla yetinin. Hayat hepimiz için biricik. Olanı mükemmel hale getirmek için çabalayın. En azından bir adım atın. Siz adım attıkça hayaliniz de size bir o kadar yaklaşacaktır emin olun.

Şimdi kafanızdaki tüm baloncukları kenara koyup eyleme geçme zamanı! Hoşça kalın…