Hava Durumu

Stanford hapishane deneyi

Yazının Giriş Tarihi: 21.04.2022 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.04.2022 04:08

Stanford hapishane deneyi, mahkûm veya gardiyan olmanın psikolojik etkileriyle ilgili bir incelemeydi. Deney Stanford Üniversitesi'nde psikolog olan Philip Zimbardo liderliğindeki bir grup araştırmacı tarafından 1971'de yapıldı.Yetmiş kişi arasından yirmi dört lisans öğrencisi gardiyan ya da mahkûm rollerini oynamak üzere seçildiler. Seçilen öğrenciler, Stanford psikoloji binasının bodrum katındaki sahte hapishaneye yerleştirildiler.

Mahkûmlar ve gardiyanlar çok çabuk bir şekilde rollerine adapte oldular. Deney öngörülen sınırların dışına çıkıp tehlikeli ve psikolojik olarak hasar veren bir duruma geldi. Birçok mahkûm duygusal olarak travma geçirirken gardiyanların üçte biri, gerçek sadisttik eğilim sergilemekten yargılandı. Mahkûmların ikisi daha deneyin başında çıkarılmak zorunda kalındı. Kendisi dâhil herkesin rolüne iyice kaptırdığından emin olduktan sonra Zimbardo, altıncı günün sonunda deneyi bitirdi.

Deneyin sonucunu okuduktan sonra aklıma şu soru geldi: Biz hayatımızda hangi roldeyiz? Hangi zırhı tercih ettik yaşamımızda?
Deneyde gördüğümüz üzere kendimize yakıştırıp sahiplendiğimiz roller çok kısa bir sürede gerçeğimiz oluyor. Takındığımız rolün tüm davranışsal ve psikolojik özelliklerini hiç çaba sarf etmeden kolayca edinebiliyoruz.

Peki ya tüm kontrolü elimizde olduğunu zannettiğimiz yaşamımızda, biz ne kadar kendimiz olabiliyoruz? Biz mi rolü seçiyoruz, rol mü bizi seçiyor? Ne dersiniz?
Ben rolü bizim seçtiğimizi düşünenlerdenim. Zira talep olmasa hangi durum gereğince icra edilebilir ki?

Şimdi bu düşünceme karşı ‘Bazen hayatın insana getirdikleri oluyor.’ Diyenler olacaktır elbet. Haklılar da; fakat başa çıkmamız gereken durum ile kendi özümüzden uzaklaşmadan da pekâlâ mücadele edebiliriz.

Bakıyorum çevreme, hayat şartları insanı bu hale getiriyor diyenler ile dolu. Sizi bu hale getiren hayat şartları değil, kendi seçimlerinizdir. Ne var ki bu seçimler aynı zamanda sosyal ilişkilerinizin kalitesini de belirlemekte.

Mağdur dramı oynamak yaşamımıza yön vermeyecek. Aksine durağanlaştıracak ve kimliğimizi silik bir duruma getirecektir. Haliyle ekmek parası için önüne hangi senaryo verilirse oynayan RTS öğrencisinden bir farkımız kalmayacaktır.

Gülde diken olması, gülün suçu değildir. Onun yaradılışı böyledir: fakat dikenli olmayı tercih etmek, insan için çekilmez bir eziyettir. Söz konusu eziyeti ise insan ilk önce kendi benliğine yapar. İçinde beni duy diyen o kısık sese yapar. Bu rolün olağan etkilerinde, oyuncunun kendisine de bir pay düşecektir elbet. Zira üzerimize hangi kılıfı giyersek giyelim, o kılıfı öncelikle bizim kendimize yakıştırmamız gerek.

O halde hayatının sorumluluğunu ele alan, bunun yanında kim olduğuna karar vermiş bireyler olabilmek temennisiyle, hoşça kalın…

 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.