En çok satanlar raflarının prensi: Kişisel gelişim kitapları

Son zamanlarda yayın sektöründe en çok talep gören kitap türünün, kişisel gelişim alanında olduğu bir gerçek. Bunun ile beraber gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim kikitap mağazalarında ve sitelerinde son beş yılda en çok satanlar raflarını kişisel gelişim ve psikoloji sayfaları doldurdu.

Elbette ki bu türün yanında Türk ve Dünya Klasikleri de okundu; fakat ele aldığım kitap türü diğer türlere göre daha fazla rağbet gördü. Bu durumun iki sebebi olabilir:
Birincisi: İnsanlık, kendini tanıma ve varoluşunu anlamlandırma gibi ruhsal bir yola çıkmayı tercih etmeye başladı. Bu yolculuğun da en ucuz biletinin kitaplar olduğu fikrine vardı. Zira insan özünü, layığıyla tanımadığı sürece yaşamındaki gelişen olayları da anlamlandırmakta zorlanacaktır. Bu sebeple ülkemin güzel okuyucuları, psikologlardan daha çok psikoloji kitabı okumaya yöneldi. ‘Ben kimim? Zihnin bilinmeyen sırları, NLP – duygusal zekâ, insandaki düşünce gücü’ gibi konular oldukça ilgi görmekte. Böylelikle kişi, kendi yaradılış sırlarını çözdükçe yaşamındaki şifreleri de çözebileceğine inanmakta.

İkincisi ise insanlarda oluşan ‘İyi şeyler okuma isteği… Duymaya ihtiyaç duyduğu sözleri satırlarda arayışı…’ Çünkü insan, gazete okuyor. Sayfalar şiddet, yapılan ihmalkârlıklar ve daha birçok olumsuz haber…
Televizyonu açıyor. Ekonomik buhranlar ve bu sorunlar neticesinde yapılan röportajlarda vatandaşın karşılaştığı sıkıntılar…
Hani bazı günler kendinizi halsiz, kırgın hissedersiniz, yürümeye mecaliniz kalmaz. Halinizi iyi etmek amacıyla hemen size iyi gelen bir vitamin ilacı alırsınız. İşte bazılarımız içinbu kitaplar ilaç niteliğinde ki bana göre en güzel ilaç, okumaktır.
Kişi, dünyanın bu keşmekeş halinden bir anlığına sıyrılıp kendi ile baş başa kalmak istiyor. Yaşamda iyi olayların var olabileceğini, mucize denen şeyin gerçekleşme ihtimalinin olduğunu, hissettiği kaygılarınherkesçe yaşandığını, bununla beraberbu olumsuz duygular ile baş edebilme yollarını okumak istiyor. Okuyucu, bir nevi kitap değil umut satın alıyorda diyebiliriz.

Tüm bu ihtimalleri bir kenara bırakacak olursak, aslında bu söz konusu seçimin gizli bir tane daha nedeni olabilir.
Biricik olduğunu hissetme ihtiyacı…
Bazı kişisel gelişim kitaplarının yazılış amacı okuyucunun kendisini değerli hissetmesi olabiliyor. (Tabi bazı içerikler bu iyi niyetin ölçüsünü kaçırıp okuyucuya anlamsız, içi boş bir gaz da verebiliyor.)

İnsan ise bazen bildiğinden emin olduğu şeyleri de duymak ister. Duyulmak istenenler, kendimize verdiğimiz değer ya da sevdiklerimiz ile alışveriş halinde olduğumuz sevgi de olabilir. Çünkü bu kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Bu yeryüzünde özel olduğunu, bir farkının olduğunu hissetmek… Zira kendi sesimiz de kimi zaman bizim için yetersiz olabilir. İşte tam o zamanlarda kişi, onu bulutlarda hissettirecek sözleri duyamıyorsa okumak ister.

Üzerinde konuştuğumuz kişisel gelişim kitapları hangi sebeple okunursa okunsun, çarenin kitaplarda aranıyor olması çok güzel. Sonuç olarak her birimizin tercih ettiği kitapların bizden yana bir nedeni oluyor öyle değil mi?
Sevgili okurlarım, hepinize kendinizi yenilediğiniz, bolca okuduğunuz bir hafta dilerim.

Hoşça kalın…