Hava Durumu

Sanat ve şiir yolunu aydınlatır

Yazının Giriş Tarihi: 13.02.2016 09:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.02.2016 09:47

"Beri gel, daha beri, daha beri.  Bu yol vuruculuk nereye dek böyle?  Bu hır gür, bu savaş nereye dek?  Sen bensin işte, ben senim işte" der Mevlana bir şiirinde. Şiir ve sanat hem bireysel olarak hem de toplumsal olarak elimizde tutmamız gereken bir güç bence.

Sanat birçok şeyi başka bir ele ihtiyaç duymadan tek başına başarmıştır. Bir toplum için olması gerekenden öte olmak zorunda olan bir eylem, olgu ya da vasıftır. Tasavvuf da bir sanattır örneğin. Hepimizin hayran olduğu ideal insan olarak tanımladığımız Mevlana, Yunus Emre gibi kişiler de Allaha giden yolda sanatla 'şiir'le aydınlanmış, Allah'a olan aşkını bu şekilde dışa vurmuşlardır.  

"Ömür tükendi ise Allah başka bir ömür verdi.  Geçici ömür kalmadıysa, işte şuracıkta tükenmeyen, ölümsüz ömür...  Aşk, hayat suyudur, bu suya dal!  Bu denizin her damlasında başka bir hayat, başka bir ömür var" der misal Mevlana...

"Yunus okur diller ile ol kumru bülbüller ile Hakkı seven kullar ile çağırayım Mevlam seni"... der Yunus Emre

****

BAĞIMLILIK DEĞİL GELİŞİM

Sanat yalnızca bir uğraş ve hobi değildir. Kişiye özel olduğu kadar yaratıldığı toplumu, gençliği, kadınları kısacası insanlığı olgunlaştırır. Karanlığı aydınlatır. Toplumların gelişimde sanatın rolü yadsınamaz bir gerçektir. Tarihi sanat öğretir bize. Eski Türklerin nasıl yaşadığını mağaralara çizdikleri resimlerden yani sanattan öğrendik. Bu nedenle toplumların gelişmesinde sanat, geçmişe büyük ışık tutar ve toplumun ilerlemesi daha kolay olur. Özellikle de her şeyi elimize yüzümüze bulaştırdığımız şu dönemde sanata yakın sigaradan uzak kalmalıyız...

****

ÖzgeCAN gideli bir yıl oldu

'Dilimizde tüy bitti söylemekten' demiyorum. Bitmeyecek o tüy... Kadınlar kurtulana kadar söylemeye devam edeceğim...  Kurban etmekten, darp etmekten yılmadınız ben de söylemekten konuşmaktan yılmayacağım.

Tam da ÖzgeCAN gideli bir yıl olmuşken... Tam da kadın cinayetleri artıyorken... Tam da kan revan içindeyken ortalık... Tutmuş bir köşe yazarı dolamış yine diline kadınları. Aynen de şöyle demiş; " Doksan beş yaşında bir ihtiyar, iki bastonla ayakta duruyor. Zavallı adamcağızı hapse atmışlar. Ona orada kim bakacak? Suçu neymiş biliyor musunuz? Karısına şiddet uygulamış!  Yahu onun âhı da gitmiş, vahı da gitmiş. Şiddet uygulayacak hali mi kalmış?"

Ahı gidip vahı gitmiş bir ihtiyar karısına şiddet uygulamaktan vazgeçmiyor ise adam için değil kadın için üzülmelisin. Ahı gidip vahı gitmiş bir ihtiyar karısının kafasına baston indirebiliyorsa, durup bir kez daha düşünmelisin. "AŞIRI feministler terör estiriyor" diyemezsin. "Liseli kızlar kısa etek giyiyor" diyemezsin. Kadınlara yaygaracı diyemezsin...

Sen sadece "tecavüz edemezsin"diyebilirsin arkadaş. Neresini anlamıyorsun ki bu lafın kısa etek giyiyor diye, sokağa çıkıyor diye, kahkaha atıyor diye tecavüz edemezsin. Hakkın yok, kanunun yok.

Bak şimdi;

"İngiliz yargıç, gece yarısı parktan geçen kızı korkutan adama, 7 yıl, 7 gün hapis verince, şaşıran gazeteciler sormuşlar: "Adam kıza elini bile süremedi. Kaçan kızın çığlıklarına yetişenler de adamı yakaladılar. Bu 7 yıl, 7 gün çok değil mi?"diye...

Yargıcın yanıtı ise şöyle; " Kızı korkutmanın karşılığı 7 gündür. 7 yıl, İngiliz kızlarının gece yarısı parkta dolaşma özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır..."

Vicdan sınırsız bir şey... Önce gencecik kızları koru. Sonra ahı, vahı gitmiş ihtiyarlara üzülürsün...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.