Hava Durumu

Okula gitmeseymiş...

Yazının Giriş Tarihi: 25.02.2016 10:20
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.02.2016 10:20

İnanın ben de sıkıldım hep aynı konuları yazmaktan, söylemekten, konuşmaktan... Herkese hep 'şiddet' içeren haberler vermekten yoruldum. Mesela bazen uykum gelmiyor düşünmekten...

Akşam bir yere takılsam, azıcık geciksem eve, bindiğim minibüsten tutunda, görüştüğüm arkadaşlarıma kadar kayıt tutuyorum. En azından başıma bir şey gelirse failim belli olsun diye.

Reva mı?

***

Üniversitedeyken, en yakın sınıf arkadaşımla bir sistemimiz vardı. Eğer birbirimizden ayrı bir yerlere gidersek, misal İstanbul gibi (ki ayrı ayrı projelerimiz olurdu) birbirimize gittiğimiz ve kaldığımız yerlerin telefonunu, adresini, fotoğrafını gönderirdik. Başıma bir şey gelirse bil ki burada oldu, bu yaptı, şu kişiyleyim diye... Hani bu Münevver Karabulut'tan sonra uygulamaya başladığımız bir güvenlik önlemi...

Güvenlik dersen!

Bir nevi kadın dayanışması diyelim.

***

Tanıdığım, sevdiğim ve güvendiğim insanlardan şöyle eleştiriler geliyor. 'Her şey insana yönelik şiddetle alakalı durması gereken genel olarak şiddet.'

'Doğrudur' diyorum. Mantıklı... Evet, genel olarak böyle düşünebilirdim... Zaten düşünülmesi gereken de bu... Şiddet başlı başına insani olmayan bir şey.  Şöyle de bir şey var, ben ve benim gibi insanlar yani kimilerinin Feminist ve aşırı gruplar olarak tanımladıkları, benimse 'normal ve olması gereken' dediğim düşüncede insanlar zaten genel olarak, insana, hayvana, kadına, kendinden olmayana, eşyaya yönelik şiddete karşı ve mücadele ediyor.

Ama velâkin,

Özelinde kadına yönelik şiddetin ayrıldığı nokta şurada... Ben bir kadın olarak bunu yapmak zorundayım. Kendimden olanla dayanışmak ve onun için mücadele etmek zorundayım. Her kadının yapması gerektiği gibi... Hep söylüyoruz. Şiddet erkekten gelen bir olgu değil. Şiddet sistemden gelen bir olgu ve kadına yönelik şiddet de sistemsel... Yani sadece görünen haliyle, tecavüz, taciz, dayak, zorbalık gibi fiziksel şiddet şekilleriyle değil, doğumdan tutunda ölüme kadar kadın saniye başı şiddete uğruyor... Sadece kadın olduğu için.

Gece eve geç gittiğinde otobüsteki erkeklerin bakışından tutun da, pembe taksideki renk seçimine kadar... İş yerinde patrondan mobbing uygulaması gören kadından tutun da, mini etek giyen kadına 'müsait' yakıştırması yapılana kadar. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın hafta başı yaptığı açıklamalardan tutun da bilmem ne üniversitesinde bilmem ne profesörünün 'kadınlar okumasın, evde çocuk doğursun' açıklamasına kadar. Aldığı maaşa ailesi tarafından el koyulduğu için 'soyuldum' yalanını söyleyen bir genç kızdan tutunda, matematik öğretmeninin tecavüzüne uğrayıp, kendini kirli hisseden Cansel'in kafasına silah dayayıp intihar ettiği ana kadar...

Sanırım anlaşıldı... Sıkıldım çünkü bunun gibi 25 bin tane daha örnek verebilirim...

***

Cansel demişken...

Cansel'e kirli hissettiren sistem işte, erkek değil. Çünkü erkek sadece sistemsel olanı yani kirletme görevini üstleniyor. Kirlenen her zaman kadın. Namussuz olan, dayağı hak eden, elinden maaşı alınabilen, mobbing'e maruz kalsa da sesini çıkaramayan, çocuğu elinden alınan, kıskanıldığı ama sevildiği için kafası kesilip çöpe atılan, recm edilen, idam edilen kadın...

Ama cennet ayaklarının altına olan da KADIN...

Reva mı?

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.