Hava Durumu

Akıl ağrısı ruh sancısı

Yazının Giriş Tarihi: 31.10.2015 18:22
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.10.2015 18:22

Toplumsal acılarımız var. Hani şu bildiğiniz günlük hayatta belki başımıza gelmiş belki gelmemiş ama bütün duyularımıza bıçak gibi saplanmış acılar. Fiziksel olarak hissedersiniz çoğu zaman ya da ruhen enerjinizi kaybetmiş olursunuz. Gününüz sisli bir caddede yürüyormuş gibi geçer...

İşte böyle zamanlarda hep aklıma aynı tanımlama gelir. Ruh sancısı, acısı...

Ya da akıl ağrısı...

Ben aklımın ağrıdığını düşünürüm çoğunlukla. Fiziksel olarak hissederim, kaynağını bilirim...

Günlük hayatın sorusu şudur; Bu dünyada emek vererek, çoğu zaman sendeleyerek, bocalayarak biriktirdiğim düşüncem, aklım şimdi işime yaramayacaksa ne zaman yarayacak?

Aklım, gözüm, kulağım hep aynı yerde... Son zamanlarda duyduğum şeyler somut birer darbe olsa felç eder. 

Her gün birçok ailenin evine ocağına farklı sebeplerle kor düşüyor.  Terör ve şiddet, kan akıl tutulması yaşatıyor hepimize.

Düşmanlık, kin ve nefreti besliyor.

Ayrılıyoruz, iki uçlu uçurumlarda birbirimizin acısından zevk almaya başlıyoruz... Şöyle düşünüyorum hep, yanlış mıyım bilmem;

Bunun için yaratılmadım ben... Doğanın bir parçasıyım, doğa bana ait değil. Ayıramam, dışlayamam, hiçbir canlıya öteki diyemem. Hakkım yok. Bunlar için beslemedim ruhumu. Yaşamdan yana saf tutmalıyım!

Toplumsal olarak ruhumuz iğfal ediliyor ve bizler yalnızca durup bakıyoruz. Artık Samimiyetsiz, niteliksiz kınama, acı dolu birkaç paylaşımın ya da sözcüğün anlamı yok.

Ama, ancak, fakat deme.

Gerekçeler gereksiz artık; kimden ya da nereden gelirse gelsin acının ve şiddetin tarafında durma!

Başkasının acısına çanak tuttuğun sürece varlığının, var oluşunun borcunu ödeyemezsin...

Aeschylus'un çok güzel bir lafı var;  "İnsanlar acı çekerek öğrenirler"

Sosyolojik olarak baktığımızda toplumlar için de geçerlidir bu.

Bence yeterince öğrendik. Notumuzu da düştük kenara...

Nazi toplama kamplarından sağ çıkanlarla çalışmış bir psikiyatris olan Leo Eitinger, kurban ve seyirci arasındaki garip çıkar çatışmasını şöyle tanımlar: "Savaş ve kurbanlar toplumun unutmak istediği bir şeydir; acılı ve nahoş olan her şeyin üzerine bir unutuş örtüsü çekilir."

Aman ha unutma!

Hayatımızın tarihinin bu kadar derin travmalarla yazılmış olması ne kadar acı.  Bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Yeniden insan olabilmek, sahip olmaktan olmaya, yarışmaktan dayanışmaya, yok etmekten birlikte yaşamaya başlamakla, ötekini düşman olarak görmekten vazgeçmekle mümkün.

Yani aslında o kadar kolay ki.

Yeterince öldük yeterince ağladık.

Acıyı kanıksama...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.