Hey gidi Bursa

Bursa denildiğinde akla ne bugüne kadar şahit olmuş olduğunuz coğrafya ne de ayak basmış olduğunuz şehirler gelir. Bursa denildiğinde insanın şöyle 'Yeşillikler' arasında kendisini hemen hayal edip huzur bulduğu anlar canlanır gözünde.

Canlanır canlanmasına da, sahiden hala huzur veriyor mu Bursa o hayal ettiğimiz yeşilliklerin içerisinde.

Sokaklarında kaybolursunuz adeta. Hangi sokağa girerseniz girin bir çay ocağı görürsünüz.

Her sokakta ayrı bir dinlemeniz, bilmeniz, ya da ders çıkaracağınız hikayeler ile karşı karşıya kalırsınız.

Satır satır yazarsınız Bursa'nın her yerini. Özellikle de tarihini...

Bursa, Osmanlı zamanında kurulan bütün şehirlerimizin atası da diyebiliriz aslında.

Öyle 1-2 saatte 3-5 günde gezip bitirebileceğiniz yer hiç ama hiç değildir.

Tam anlamıyla da insanlığın bence ortak mirası...

Tarihi ve kültürel havayı solumak ve yaşamak için en az 1 haftaya yakın durmanız gerekiyor.

Bir benzeri daha yok bu şehrin...

Gencinden yaşlısına, herkeste ayrı bir Bursaspor sevdasıyla karşılaşırsınız.

Şehrini ve takımını sahiplenen insanlar vardır sokaklarında.

Birçok insanın ortak noktasıdır Bursaspor.

Çok kubbeli ,alçak tavanlı bir mimariye sahiptir Ulu Camii, 602 yıllık bir minbere sahiptir.

Daha saymakla bitmez bu güzellikleri.

Güzel Bursa denildiğinde o hayal ettiğiniz huzuru her şekilde bulursunuz da eski gözle görülen yeşilliği bir türlü bulamıyoruz şimdi. 'Yeşil Bursa' diye anılan kent, kaybetmek üzere olduğu bu özelliğe yeniden kavuşacak mı? Sorusunun cevabı ise merak konusu... 

Yaşadığı şehre sevdalı insanlar vardır ya hani. Ben tam olarak burada bulunmaktayım. Acısı, tatlısıyla seviyorum bu şehri. Zaten kolları olsa sarılacağım Bursa'ma bir de içinde ki o küçük ilçe Harmancık'a.