Bu pandemi ile USA sınıfta kalırken, İtalya, İspanya, İngiltere ise ikmale kalmıştır.
Çin ise yakında yanlış kopya veren bir öğrenci konumundadır.
"Korona pandemisinde Türkiye" farkından önceki köşe yazımızda bahsetmiştik.
Kahraman sağlık ordumuzun verdiği mücadele ile birlikte yapılan diğer bir mücadele ise "Hıfzısıhha"...
Hıfzıssıhha, "sağlıklı yaşamak için gereken önlemlerin bütünü" demek.
Korona pandemisi nedeniyle sokağa çıkma yasağı da dâhil ülke ve il düzeyinde alınan tedbirler ve bunlara bağlı cezaların dayanağı "Umumi Hıfzısıhha Kanunu" olup İl Pandemi Kurulları da bu kanun kapsamında yetkilendirilmiştir.
1930 yılında çıkarılan bu kanun; Cumhuriyet döneminin sağlık devrimleri arasındadır...
Bugün pandemiyi daha iyi yönetiyorsak bilin ki; hayalini duyduğunuz o ülkeleri, onlardan aldığımız bilgileri geliştirerek, yerli ve milli kanunlarımızı yazarak, sağlık hizmetlerinde onları geçtiğimiz içindir.
Çünkü bizim en büyük gücümüz milliyetçiliğimizdir, vatanseverliğimizdir.
Bu kanunu anlamak için öncelikle o dönemin TBMM tutanaklarına bakmak faydalı olacaktır. O günler bu günler gibi teknolojinin tavan yaptığı, bir tuşla insanların görüntülü konuştuğu günler değildir. Dönemin Sağlık Bakanı Refik Saydam kanunu mecliste; "Lâyiha, hiçbir ecnebî kanunundan aynen iktibas edilmiş değildir. Vakıa şu veya bu faslında en son ecnebî mevzuatından istifade olunmuştur. Meselâ: Zührevî hastalıklarla mücadele; yiyecek ve içecek maddelerin murakabesine ait kısımların tanziminde ve işçilik hıfzıssıhhasında en son Alman mevzuatı rehber olmuştur. Fakat umumiyet itibariyle lâyihanın tanziminde hâkim olan fikir, bunun yalnız memleketimizin ve milletimizin ihtiyaçlarına tekabül edebilmesidir." diye tarif etmektedir.
Ve bu kanunu ele alırken, çıkarıldığı dönemin içinde bulunduğu koşulları da hatırlamak gerekir.
23 Nisan 1920'de TBMM açılmasının ardından, 3 sayılı kanunla "Sıhhıye i Muaveneti İçtimai Vekâleti" yani Sağlık Bakanlığı 03 Mayıs 1920 tarihinde kurulur. Ve o günler Kurtuluş Savaşı günleridir.
Osmanlı imparatorluğu döneminde olduğu gibi veremden, sıtmaya salgın hastalılar da çabası...
Cumhuriyetin ilanı ile birlikte sağlık alanında iki önemli kanun çıkarılır.
İlki; 1219 sayılı Tababatı ve Şuabatı Sanatları İcrasına Dair Kanundur ve hekimlerin görevlerini belirler. Bu kanunun 14. Maddesine göre de Tabip Odaları kurulur.
Ardından 1930 yılında, 90 yıl sonra bile ihtiyaç duyacağımız Umumi Hıfzısıhha Kanunu hayata geçirilir.
Ve o koşullarda;
O dönemim kısıtlı iletişim ve ulaşım koşullarında ciddi bir zaman ve emek harcanarak tesis edilmiştir.
Şimdi düşünün; nasıl bir milliyetçi öngörüdür, nasıl bir vatansever çalışmadır bu kanun...
İşte bu kanun; özellikle kadın ve çocuklar başta olmak üzere işçi sağlığı üzerine düzenleme yapan ilk kanun olup bu kanun ile il Valilerinin sağlık müdürlükleriyle olan ilişkileri ve İl Hıfzısıhha Kurulları yetkileri, görevleri tanımlanmıştır. Bu kanun;
İşte bu kanun; uygulama sorumluğunu, Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemine uygun olarak, pandemi süresince yaptığı liderlikle gönülleri fetheden Sağlık Bakanımıza tevdi etmektedir.
İşte Cumhuriyetin ilk yıllarındaki kısıtlı olanaklar ile yazılan, bu yüzyılda da geçerli olan bu kanun ve kahraman sağlık ordusunun milliyetçi, vatansever mücadelesi ile birlikte Sağlık Bakanlığının önderliğinde; Türkiye Korona dersinden hayalini kurduğumuz ülkelerin yanında sınıfı geçiyor...
Sizler sadece önlem alın, eğer ihlal ederseniz Umumi Hıfzısıhha Kanunu kapsamında ceza ödersiniz...
Mümkünse #EvdeKalın...