Hava Durumu

Hekimler, hakimler gibi korunabilecek (mi) ?

Yazının Giriş Tarihi: 23.03.2022 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.03.2022 02:45

Hekimlere karşı şiddeti engellemek ve malpraktis olgularındaki yıkıcı etkileri azaltmak için yapılan girişimler neticesi, konu ile ilgili yasa taslağı mecliste görüşmeye açıldı.

Bizde hususu Tıp Hukuku Söyleşileri programında, Tıp Hukuku Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Hakan Hakeri, tıp ve hukuk doktoru Yakup Gökhan Doğramacı ve Av. Arb. Ümit Erdem ile müzakere ettik.

Bu haftaki makalemizde de bu programda konuşulan ana değerlendirmeleri ve kanaatimi sizlerle paylaşmak istedim. Çünkü bu hususta bu devrede yapılacak her katkı, taslağın daha verimli yasalaşmasını sağlayacaktır. Programın tamamına Dr. Feza Şen’in instagram (fezasen) hesabından ulaşılabilirsiniz. Öncelikle düzenlemeye makro açılardan baktık. 

Sağlıkta şiddetin engellenmesi için yapılan kanun taslağı:

Ceza Kanununa yapılan ekleme ile sağlık hizmetine karşı işlenen suçlar 1/6 oranında artırılıyor, katalog suçlar arasına alınıyor. Bu haliyle hekim camiası çözüm olduğunu düşünüyor ama bu yasa düzenlemesi ile sağlıkta şiddette, hukuk malpraktisinin önüne geçilmesi hedeflenmiş gibi… Bunu 3359 sayılı kanunun Ek 12. Maddesindeki, sağlık çalışanlarına yaralama suçunun ceza kanununa eklenmesinden hissediyoruz. Kadın sağlık çalışanlarında, şiddet suçunun ise daha da artırılarak cezalandırılması pozitif uygulamadır.

Sağlık hizmetinin tümünün engellenmesi mümkün olmayacağından yasanın uygulanmasında yaşanan zorluklar ile birlikte HAGB (hükmün açıklanmasının geriye bırakılması) kararı nedeniyle sağlıkta şiddeti engellemekte beklentileri karşılamayacak gibi de durmakta…

Belki de sağlıkta şiddeti önlemenin hızlı yolu, acil haller dışında sağlık hizmetinden yararlanma hakkına getirilen kısıtlamalar olabilir ama bu öneri Anayasal haklarla da uyumlu değil…

Malpraktis yıkıcı etkilerinin önlenmesi için yapılan kanun taslağı:

Düzenleme, Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa eklenen madde ile yapılıyor.

Esas olan şu ki, malpraktiste sorun yıkıcı tazminat miktarları idi, düzenleme buna çözüm olacak mı?

Esasen taslak bu haliyle malpraktis yargılamalarında hekimin motivasyonunu daha da bozabilir.

Tıbbi hatada, zorunlu mesleki sigortayı direk muhatap alan bir düzenleme olmalı idi.

Hekim zaten sigortalı zaten ama önce mahkeme ne diyecek diye sonra da kurul ne diyecek diye beklerken, defansif davranmaya itilecek. Kanunun amacı hekime rücu edilmemesi değil mi?

Özel sağlık kurum ve kuruluşlar ile Vakıf Üniversitelerinde çalışan hekimlerde artık 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun kapsamına alınıyor.

Bu önemli bir gelişme, önemsiyoruz. İşleyiş ve diğer mevzuatlara göre verimliliği göreceğiz.

Hastanın tüketici sayılarak, tüketici mahkemelerinde görülen davaları öncesinde, soruşturmaya izin verilmemesi kararları tazminat davalarının açılmasını önleyebilecek mi, meraktayız…

Taslak ile “Vakıf Üniversiteleri” kamu üniversitelerinden neden ayrılmaktadır?

Mesleki Sorumluluk Kurulu kuruluyor ve bu maddenin işleyiş usul ve esasları yönetmelik ile belirlenecek. Kurul ödenen bir tazminatın rücu edilip edilmediğine, ne kadar edileceğine karar verecek.

Kurul bu yapısı ile 5’e-2 kuruludur, temsiliyet sorunu oluşabilir.

Kurulun 5 üyesi Sağlık Bakanlığı yöneticisi, sadece 2’si hekim. Kurulun işlevselliği merak konusu…

Ve kurulda; bağımsız hukukçu, TTB’den, hekim sendikalarından, özel sağlık sektöründen, akademiden temsilciler yok. Uzmanlık dalı temsilcisi de yok. Tabi ki şimdiden yönetmelik içeriğini bilmiyoruz lakin bu düzenleme de kanun ile yapılmalıydı. Bu haliyle, eskiye göre, hastalar açısından daha tıkayıcı olabilir, kurul bir öteleme kuruluna dönebilir. Ayrıca rücu da, kast net değil, kusur durumuna da merkezden karar verilmesi doğru olmayacak gibi.

Kurul tıbbi amir olmamalı. Sağlık kamusal bir faaliyettir, hekimin kurumuna göre sorumluluk olmamalı.

Kurulun ihtisaslaşmış olması da icra açısından önemlidir.

Kurul; soruşturma yapılıp yapılmaması hususunda karar alırken, bilirkişi & adli tıp vb bir rapor sonucuna göre mi karar verecek? Yine kurulun, politize olabilme riski de gözden kaçmamalıdır.

Kurulun çalışması ile birlikte, kurul görüşlerinden, yeni içtihatlarında oluşacağı da aşikârdır.

Ayrıca rücu mekanizması Anayasa ile belirlenmişken mahkemeler üstü bir kurul olabilir mi?

Tamda bu noktada “hekimlere kusurun mahkemeler tarafından verilmediği, adli tıp & bilirkişi raporları” ile belirlendiği gerçeği de hatırlanmalıdır.

Malpraktise çözüm alternatif yöntemler:

Hekimlerin, sahanın, tabanın beklediği; yıkıcı malpraktis tazminat miktarlarına çözüm bulunması idi.

Yapılan yasal düzenlemenin yıkıcı tazminatlara çözüm bulamadığı haller için ise kusurların kamusal olarak karşılanması hususunda alternatif yöntemler geliştirilmelidir.

Öncelikle kanun tasarısı ile üst limite bir sınır getirilmeli…

Trafik kazalarında ölüm daha trajik ve kasta daha yakın iken tazminat miktarları daha da düşük.

Bu nedenle standart değere bağlanmış bir üst sınır olmalı, dünya örnekleri var. Hekimi canavarmış gibi düşünmekten uzaklaşmalıyız.

“Kusurdan bağımsız bir fon” sistemi olmalı.

Adı ister malpraktis fonu olsun ister sağlık hizmetinden kaynaklı zarar fonu olsun, hazine tarafından düzenlenmiş bir fon, malpraktisin yıkıcı tazminatlarına daha hızlı çözüm üretir. Hastalardan ve hekimlerden alınacak ufak bedeller ile sigara, alkol ve sağlığa bozucu etkisi olan ürünler üzerine eklenecek ufak katkı payları ile hastalık sigortası tarzı bir fon yönetim sistemi olmalıdır.

“İhtisas Mahkemeleri de” her daim alternatif yöntemler içinde yerini koruyor.

Ayrıca bu programda bahsedilen;

“Bedensel Zararlar Mahkemesi” olmalı önerisi de önemsenmelidir.

Zorunlu mesleki sorumluluk sigortası ile gelinen fiili durum, emek sömürüsüne dönüşmektedir. Herhangi bir kaza nedeniyle olan kayıplarda iki yüz bin seviyesinde olan tazminat miktarları konu malpraktis olunca iki milyonları buluyor. Bu açıdan bakınca olumlu etkiler yaratır, bu mahkemeler.

Öncelikle yargılama etkisinin yarattığı defansif tıbbın önüne geçilecek bir düzenleme ile hastaların mağduriyetine sebebiyet vermeyecek bir düzenleme hedeflenmelidir. Sağlık idarecilerinden beklenenin;  sağlık çalışanlarının “ne söylenirse onu yapmalarını” temin etmekten ibaret olduğu bir sistemde, “hekimlerin, hâkimler gibi korunması idi” sözü sizce gerçekleşebilecek mi?

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.