Kovid-19 pandemisi ülkemizde her gün 250 can alıyor, her gün 250 ocağa ateş düşüyor,
Spesifik tedavi yok, tek umut şimdilik aşı...
Vatandaşların aşı konusunda ise kafaları çok karışık durumda,
Hekim olarak vatandaşlarımızın kafa karışıklığını gidermek ise görevimiz,
Vatandaşlar aşı yaptırma konusunda kararsız...
Geçtiğimiz günlerde İpsos araştırma şirketi tarafından bu hususta yapılan bir araştırma basına yansıdı,
Bu araştırmadaki iki soruya verilen cevapları önemsiyorum,
Yan etkiden endişe edenler %58, koruyacağını düşünmüyorum diyenler %8,
Demek ki; vatandaşların yan etkiler konusundan bilgilendirilmesi lazım.
%28 kesinlikle yaptırırım, % 24 muhtemelen yaptırırım, % 30 yaptıracağımdan emin değilim...
"Aşı karşıtları" da diğer taraftan kafaları karıştırıyor,
İster mRNA ister ölü aşı olsun orta ve uzun vadedeki yan etkileri ve uygulamadaki kaygıları açısından hekimlerden farklı farklı açıklamalar gelebiliyor,
Ve sonuç vatandaşlar kararsız, bize düşen ise onları aşıya ikna etmek...
Kısaca vatandaşlarda "aşı bilincinin "geliştirilmesi lazım...
"Aşı Olma" diyenlere de bir sorum var, hekim olarak;
Bu açıklamalar; yoruma mı dayalı yoksa pandemi süresince elde edilen verilere mi dayalı?...
İşte bu nokta, aymamız gereken ve üzerinde düşünmemiz gereken bir nokta....
Pandemi süresince Koıvid-19 ile ilgili veri tabanını bilmemiz lazım...
Bu mikrop; kimleri, hangi meslek gruplarını, nerelerde yaşayanları, hangi ekonomik seviyeyi etkilemiştir.... Gezenleri mi, izole olanları mı, hangi komorbid hastalığı olanları, yaşlıları mı, gençleri mi daha çok yoğun bakıma muhtaç hale getirmiştir, ölüme sebep olan diğer faktörler nedir?
Bu bilgiler aslında sadece E-nabız vasıtası ile Sağlık Bakanlığı veri havuzunda var.
İşte bu gerçekler ışığında, bu konunun uzmanları; Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanlığı tabanlı açıklamalar kadar konuya hakim oluyorlar, tecrübelerine dayalı ulaşabildikleri bilgiler kadarıyla yorum yapıyorlar...
Evet, bir hekim olarak tüm yorumları saygıyla okuyorum ve dönerek Sağlık Bakanlığı tabanlı açıklamalar ile de karşılaştırıyorum, sonrasında etrafımda soru soranlara cevap veriyorum...
Aşı hayattır, aşı sorumluluktur......
Bilim Kurulu aşı çalışmalarındaki 3.faz ön sonuçlarını açıkladı...
Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Sedat Ünal; çalışmaların 24 merkezde yapıldığını, 9150 gönüllü katıldığını, 7371'inin çalışmaya alındığını, 4759 kişiye aşı kolu-2612 kişiye ise placebo kolu uygulandığını ve 3457 kişide ise iki doz aşı uygulaması yapıldığını belirtti.
Ünal, ayrıca ülkemize 50 milyon doz gelecek olan Sinovac aşısı ile ilgili de;
İşte elimizdeki veriye dayalı, net olan ve paylaşılmış olan sonuçlar budur...
Artık neyi, nasıl yorumlarsak yorumlayalım bu verileri temel alarak yapılan açıklamalar geçerli olabilir...
Aşı karşıtlığı, salgın dönemlerinde suç sayılabilir...
"Aşılama çalışmalarının en temel kavramı toplum bağışıklığı kavramıdır. Bulaşıcı hastalıklara karşı toplumun kritik bir oranda aşılanması durumunda salgın çıkması olasılığı azaldığı için toplumun tüm üyeleri de korunmaktadır. Toplum bağışıklığı kavramı epidemiyolojik ve teknik boyutunun ötesinde aynı zamanda bir toplumsal dayanışmadır." diyor Türk Tabipleri Birliği...
Aşı, insanlığın müşterek bir değeridir. Aşı, sudan sonra insan hayatının vazgeçilmez bir unsurudur.
Normal zamanlarda zorunlu aşı ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararları vardır ama bu karar zorunlu olup olmadığına hukukun karar vermesi için "aşı uygulamaları ile ilgili mevzuat düzenlemeleri olmadığına dikkat çekerek" karar almıştır. Ki bu kararın salgın dönemlerindeki geçerliliği de hukukçular arasında tartışmalıdır. Ayrıca salgın dönemlerini yöneten yasamız Umumi Hıfzısıhha Kanunun da aşıyı zorunlu kılabilecek düzenlemeler de vardır.
Aşı karşıtlığının zamanı değildir, unutmayın, korona sizi de vurabilir...
Eksik bilgiler ile etrafınızı zehirlemeyin... Yarım kasap maldan, yarım hekim candan eder...
Farazi çekinceler ile aşı yaptırmaktan çekinmeyin...
Zaman doğru pencereden bakma zamanı,
Aşı hususunda bilinçlenme zamanı...
Hekimlerinize güvenin, aşınızı olun, bağışıklığınızı geliştirin...