2020 yılbaşı da dâhil her yeni yılbaşında; huzur, umut, mutluluk, başarı, bereket, esenlik, hukuk temelli yönetim, adalet, barış, özgürlük temennileriyle yeni bir yıla başlardık.
2020' de ise korona ile öğrendik ki; "Önce sağlık, gerisi teferruat...."
Halk sağlığı uzmanları ile konuştuğumuzda ilginç veriler ile karşılaşıyoruz. Aslında; Dünya Sağlık Örgütü kayıtlarına göre son 40 yılda 44 salgın olmuş, Yılbaşına ortalama 1,1 salgın görülmüş.
Tüm dünyanın kendine gelmesini ve insanoğlunun tekrar düşünmesini istemiş aslında...
2020 yılında, korona mikrobunun sağlığa etkilerini, neler yapmamız gerektiğini, konuştuk, konuştuk ta,
Koronadan toplumsal dersler çıkardık mı, değişmemiz gerektiğini düşündük mü acaba?...
Koronanın ilk öğretisi şu ki;
Bu bir işaret ve diyor ki bizlere; dikkat edin... Etmezseniz, kuraklıklar olur, Covıd-19 gider Covid 21'ler, Covid-22'ler gelebilir... Çevreye, doğaya daha saygılı olun, küresel tabiatın dengelerini ve değerlerini kazanma hırslarınız uğruna değiştirmeyin...
Dünya tarihinde olağan dışı bir süreci deneyimliyoruz. Tüm işi, gücü bırakıp hayatın "pause" tuşuna basarak evlerimizde kalmanın çare olduğunu düşünüyoruz.
Ve hatta bulaş korkusu ile dostlarımızdan bile uzak durmadık mı bu dönemde?... Bundan sonra kazanacaklarımızın değil, eldekilerin önemini anlayarak, daha insancıl olarak sarılacağız hayata!...
Toplum sağlığı etkilendiğinde; üretimin nasıl etkilendiğini, bazı işletmelerin nasıl kapandığını gördük, işsiz kalanlara şahit olduk.. Üretmeyen toplumların ekonomilerinin daralacağına şahit olduk.
Biz birey olarak maske takmazsak, tedbirlere uymazsak topluma nasıl zarar verdiğimize şahit olduk. Corona; "Ben demeyi bırakıp biz demeyi" öğretemedi mi bizlere acaba...
Eğitimi online yaptık, doktorumuzla online görüşmeyi seçtik, whatsAp'tan konuştuk, zoom üzerinden toplantılara katıldık hatta online müzeleri bile gezmedik mi bu süreçte... Ve aşı gelişiminde sürecin yapay zekâ ile çok kısaldığını aşıların yapılmaya başlaması ile hissettik.
Bilim doktorluğunun önemimi anladık, kurtarıcının modern tıp olduğunu, aşı karşıtlarının bile aşı aradığına şahit olduk.
Pandeminin tüm dünyaya yayılımı uluslararası seyahatler ile olunca ülkeler arası geçişte şart oldu korona PCR testi... Ama geldiğimiz nokta da aşılar bugün yarın yapılmaya başlayacak.. Ve o zaman başlayacak yeni bir tartışma, "ortak toplumsal alanlara aşı olmayanlar girebilir mi" diye
Kocaman şirket işlerinin diz üstü bilgisayarlar ile evlerimizde yapılabilirliğini gördük,
Marka kafeler yerine evde Türk kahvesinin dayanılmaz güzelliğini hissettik,
Unuttuğumuz kolonyayı hayatımıza en değerli parfüm olarak kabullendik,
Hayatı sevdiklerimizle, anılar biriktirip yaşarsak, daha çok anlamlandığına şahit olduk...
Bir gömlek, bir şort ile hayatın geçebildiğini gördük,
Neden o kadar kalabalık giysi dolaplarımız var diye düşündük,
Telaşlı kalabalıklar yerine aile sohbetlerinin güzelliğini fark etmedik mi?
Bir göz oda da yaşamın geçebileceğini ve neden büyük mekânlarda yaşıyoruz diye düşünmedik mi?
En büyük lüksün sağlık olduğunu anladık ve hayatı ertelememeyi öğrendik...
Özetle; "nefsimiz uğruna nefesimizden vazgeçtiğimizi gördük", gördük te anlayabildik mi?
Diye de yeni yılın ilk günlerinde kendinize sorunuz ve bundan sonra hayatınızı ona göre şekillendiriniz...
Mutluluğun parayla pulla ölçülemediğini sağlıklı nefes almanın her şeye bedel olduğunu daha anlamadıysak daha ne olmalı ki, bizlere bu değerleri anlatmaya...
2021 yılının; özleyerek değil kavuşarak, dokunmadan değil sarılarak, maskeyle değil yüz yüze, endişe ile değil güvenle, ayrışarak değil sevgiyle ve kardeşçe, ben değil biz olacağımız günlere vesile olacak bir yıl olmasını diliyoruz...