Hava Durumu

Yaşasın kese kağıdı ve file

Yazının Giriş Tarihi: 31.12.2018 08:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.12.2018 08:07


Yaşı 40 ve üzerinde olanlar hatırlar. Çarşıda, pazarda meyve, sebze ve bakliyatlar kese kâğıdına
konulurdu.
Ailesinin geçimini evinde kese kağıdı imalatı yaparak sağlayanlar vardı. Un sulandırılır, tutkala
dönüşmesi sağlandıktan sonra eski gazeteler, poşet vazifesi görürdü. Bakkal, manav ve pazar
esnafının eli ayağıydı.
Aradan yıllar geçti, plastik revaçta olunca, mertlik bozuldu.
Pamuktan üretilen fileler, gazeteden imal edilen kese kağıtları tarihe karıştı.
Sonra ne mi oldu...
"Poşet de poşet" diyenlerin cirit attığı bir zaman tüneline girdik, hep beraber.
Mahalle bakkalları birer birer kapandı, manav dükkanları marketlere boyun eğmek zorunda kaldı.
Tüm bu olumsuzluklarla birlikte, poşetin hakimiyeti başladı!


***
Ve plastik yaşamımızın değişmez parçası oldu. Tabi parçamız dediğimiz bu sevimsiz gıcırtılı şeyler,
doğayı kirletmeye, mahvetmeye başlayınca, önce duyarlı çevreciler devreye girdi. Protestolar,
duyurular, açıklamalar yapıldı, kamuoyu aydınlatılarak, plastiğin zararları anlatıldı.
Bu eylemler uzun seneler sürdü.
"Yapmayın, poşetten, plastikten vazgeçin, kağıda dönün, tabiat kirlenmesin, canlılar ölmesin"
didinmeleri devam etti.
Bundan bir yıl önce Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bir adım attı.
"Kahrolsun plastik, yaşasın kese kağıdı ve filenin kardeşliği" diyerek, 27 Aralık 2017 tarihinde yasada
değişiklik yaptı.
Yayımlanan yönetmeliğe göre: "Plastik torbalar, 1 Ocak 2019 tarihinden itibaren mesafeli
sözleşmeler ile yapılan satışlar da dahil olmak üzere satış noktalarında kullanıcıya veya tüketiciye
ücretsiz temin edilemeyecek" kararına varıldı.
Evet, uzun soluklu çevre direnişinin ardından, çevreciler istediğini aldı.
Kısacası efsane geri döndü. Bakalım bu uygulama ayakta kalabilecek mi?
Bekleyip göreceğiz.
Her şeye rağmen.
Yaşasın, kese kağıdı ve filenin kardeşliği.
Kahrolsun, plastik ve benzerleri!
***
HASET OLMA, ADAM OL!


Ne kadar ilginç değil mi?
Büyüklük taslamaya çalışanlar, kainatta zerre olduklarının farkında değiller.
Oysa zerre ve nokta olduğunun farkına varanların etrafı gülistan oluyor. Kollarını kabarta, kabarta
yürüyenlerin, teneşire yatırıldıklarında, ne kadar zavallı bir duruma düştüklerinin şahit olanlarındanız.
Şu bir gerçek ki insan ancak güzel ahlak, yani haysiyet, izzet ve şeref ile donandığı zaman yükselir. En
büyük güzellik mütevazılık olsa gerek, ardından tevazu, saygınlık geliyor, kibir ise insanı
yalnızlaştırıyor.
Ancak, bazılarının hala haset ve fesatlıktan kurtulamadıklarını görüyoruz.
Örneğin, hayatının tamamında, 'bir yol ve izi' takip eden bazı belediye başkan aday adaylarına kuyu
kazanları ve tetikçilerini şaşkınlıkla değil, utanç içinde takip ediyoruz.
***
BİR SÖZ
Foto fahrettin
Kendi sesimize kulak verelim, dış seslere değil.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.