Hava Durumu

Vali İzzetin Küçük'ten Muhtarlara uyuşturucu uyarısı

Yazının Giriş Tarihi: 06.04.2017 08:58
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.04.2017 08:58

Biz uyurken, siz uyurken kimi evlerde matem ve acı haykırışlar arşa yükseliyor.

Kimileriniz çay bahçelerinde STK yöneticiliğinden paraşütle siyasi arenaya nasıl iniş yaparım diye hoplayıp zıplarken; gencecik bedenler kıvrılarak, büzüşerek, çırpınarak hayattan kopup, 2 metre karelik toprağa çakılıyorlar.

Sonra... Arşa çıkamayan, çıkması mümkün olmayan; büyülenmişlikten farkına varamadığınız ah- vahlarınız suratınıza çarpılıyor.

Tabi yersek...  Musallaya yatırılan bedenin önünde iyi çocuktu, çok da gençti, kimse sahip çıkmadı, far faraları...

Uyanın beyler, hakikaten uyanın.

Uyuşturucu; hanelere ateş düşürüyor. Siz hâlâ hemşeri geceleri tertiplemekle, gerçekleştirmekle meşgulsünüz!

***

Geçen gün Vali İzzetin Küçük, içi yanarak büyük bir adım attı.

Muhtarları yuvarlak masada, mumlar eşliğinde ağırlamak şöyle dursun, "uyuşturucu belasıyla mücadele etmelisiniz, etmeliyiz" dedi.

Valimiz, muhtarlara haykırırcasına, gözünüzü açın, sessiz kalmayın, bana ne demeyin, el uzatın diyerek uyuşturucuyla mücadeleye dikkat çekti.

Şöyle vicdan penceresinden baktığımızda Bursa Emniyeti ve Valilik devletin tüm imkânlarını seferber ederek, uyuşturucu tacirlerine karşı gücünü ve kararlılığını gösteriyor.

Ancak, devletin içi milletle dolduğundan, mekanizmalar da halk sayesinde çalıştığından; göz göre göre kaybedilen gençleri kurtarmak için bu unsurların harekete geçmesi gerekiyor.

Bundan sonra muhtarlara daha çok iş düşüyor.

Mahalleliye de, yani Bursalılara...

Ne olur gözünüzü açın, bana neci davranmayın, "benim çocuğum uyuşturucu içmez, güller gibidir, evden okula, okuldan eve gelir" diye kendinizi avutmayın.

Gencecik bedenler daha bu illete bulaşmadan çareler, önlemler alınmalı. Onlarla kaynaşmayı, beraberce bir şeyler yaparak veya boş vakitlerini dolu dolu geçirebilecekleri eğitici, faydalı yerlere yönlendirilmeli.

Bunu yaparken de sadece kendimizi, çocuğumuzu değil başkalarının evlatlarına da sahip çıkarak yola koyulmak gerekiyor.

Çünkü işin püf noktası bu.

Evet...

Gençliğin ruhunu, işlenmeyen bir tarla gibi kendi haline bırakırsanız, orada ısırganlar, dikenler yetişir...

Yoksa gözlerinizi kapadığınızda, bana ne dediğinizde bir bakmışınız; yakınınız, yeğeniniz veya çocuğunuz musallaya yatmış...

Kıvransanız da, çırpınsanız da iş işten geçmiş ola...

Unutmayın; kibrin, inadın ve en önemlisi cehaletin sonu da kabir.

Ancak kabirde nur içinde yatmak varken... Belaları, ahları yüklenip girmeye de gerek yok.

Onun için komşumuza, sokakta çırpınana, karanlık dehlizlerde hayatı kararanlara sahip çıkmak zorundayız.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.