Ne olacak bu öğrencilerin hali?

Geçtiğimiz yıl, ilk ve ortaokullarda eğitim gören çocuklar hava aydınlanmadan okula gitmeleri tartışmalara da neden olmuştu.

Yaşanan bu saçmalığa veliler isyan etmiş, karanlıkta evlatlarını okula getirmekte çok büyük sıkıntılar çektiklerini dile getirip tepki göstermişlerdi.

Mesela çocukların sabah kahvaltısı yapmamaları, anne ve babaları endişelendirmişti.

Ve tepkilere kulak kabartıldı,

Milli Eğitim ve İç İşleri Bakanlığı harekete geçti.

81 ilin Milli Eğitim Müdürlüklerinin dikkati çekildi.

Valilikler de talimat verdi, "artık ilk ve ortaokul öğrencileri okullarına zifiri karanlıkta gelmesin, önlem alınsın" dendi.

Yapılan saat değişikliği ile ilkokullar 8'den, ortaokullar ve liselerde 07.30'dan önce eğitime başlanmayacak.

***

Ancak, sabah karanlıkta okula gelmeyecek olan anne-baba kuzuları ikili eğitim yüzünden bu sefer gece yarısı evlerine gitmek zorunda kalacaklar.

Yağmurdan kaçarken doluya tutulmuş olacaklar!

Sabahçılar sırat köprüsünden rahatlıkla geçerken, öğlenci olanlar cenderenin içinde kalacaklar.

Yani, tutulan kısrak harmanı döver misali.

Hakikaten şaka gibi...

Sabah okula gün aydınlanmadan gelinmesin diye önlem alınıyor.

Akşam ne haliniz varsa görün deniyor.

Sabahçılara gün doğarken, öğlencilerin vay haline...

Yaklaşık bir ay sonra günler daha çok kısalacak, akşam karanlığını daha erken göreceğiz.

Yani, saat 17'de öğlenden sonra okula gelen çocuklar hala derste olacaklar.

Bu karanlık mevzuunun düzeltilmesi için ilk aşamada yapılması gereken şey, ders saatlerinin azaltılması.

Kısacası çocuklara yarış atı muamelesi yapılmamalı.

Sıkıntı büyük, uyuşturucu kullananların, gasp yapmak için gecenin olmasını bekleyenlerin ekmeklerine yağ sürülmemesi için ders saatleri gözden geçirilmesi gerekiyor.

Mesela ilkokullarda 5, ortalar 6, liseler 7 saat ders yapmış olsalar, okuldan çıkan çocuklar karanlığın pençesinden kurtulmuş olur.

Çocuklarımıza harf öğretelim derken, ömür boyu acı çekmeyelim.

Ne dersiniz...