Kızgın demir ve Ramazan

Evinizde, aracınızda, iş yerinizde, aklınıza gelebilecek her yerde, arızalarla karşılaşabiliyoruz.

Haliyle üzülüyor, nereden çıktı bu şimdi diyoruz!

Ama arıza, bizim istediğimize göre davranmıyor işte.

Geçen gün evimizin su tesisatının boruları eski olduğu için sıkıntı yaşadık. Kafaya onca takacak, üzülecek bir sürü mesele varken, tesisatın başımıza açtığı arızayı dert edinince teyzem bana, "Oğlum, böyle şeylere kafayı takma, zamanın, yaşamın, yaşının ve insanlara hizmetin kıymetini bil" dedi.

Evet, telafisi olmayan, geri gelmeyenleri düşünmek gerekir.

Şimdi...

Kıymetli babamı, şahsiyet ve karakter abidesini toprağa vereli bir yıl oldu.

Babanın devlet olduğunu kaybedince anlıyor insan, hem de her gün.

***

Nasip olursa,

Bir kere daha kapımızı tıklatmak üzere olan Ramazan'la pazartesi günü, onun bir anda her yanı kuşatan atmosferiyle tanışacağız.

Buradan yola çıkarak.

Demir ne kadar kızgın olursa olsun, soğutmak bizim elimizde.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçenlerde, "Zaman kızgın demiri soğutma, musafahalaşma dönemidir" demişti.

Her ne kadar AK Parti Genel Sekreteri Ankara Milletvekili Fatih Şahin; Erdoğan'ın bu tarihi uyarısını algılayamamış olsa da, Ramazan hakikaten aydınlık ikliminin kapısıdır.

Yeni bir başlangıç, muhasebe ve silkiniş.

Tıpkı Mekke'nin egemenlerinin olağanüstü ötekileştirmelerine, kin ve nefretlerine alay edip çöpe atan, insanlığı kuşatan Hz. Peygamber gibi.

Gerçekten Ramazan, fırsata döndürülebilir.

Örneğin, toplu taşıma araçlarında yaşlıya, hastaya, hamile kadına yer vermemek için ilginç hareketler yapılıyorsa, uyarmak gerekir.

Mesela, teravihleri halı saha maçına dönüştüren imam hatiplere, "Biraz yavaş olalım, huşuyu yakalayalım. Aynı zamanda sizin akıl edeceğiniz daha önemli şeyler de var. Cemaati uyuşukluktan, mıymıntılıktan kurtaracak güncel olayları gündeme getirmelisiniz" demeliyiz.

Mahalle muhtarlarını, mahallenin valisi, kaymakamı, belediye başkanı, emniyet müdürü olduklarının farkına varmalarını için uyarıcı olmak vatandaşlık görevimiz demeliyiz.

Evinde hanımının izni doğrultusunda çerez yiyebilen abilerin, otomobilinin camından sigara izmariti atınca, hop demesini bilmek zorundayız.

Her ne kadar, bahçe duvarı yapmak için koca koca ağaçları kesen hasta kafalar olsa da, sokakta, caddede kısacası fidan dikmeyi, Bursa'yı amazon ormanına dönüştürmenin şuurunda olmalıyız.

Yatay derken, Ankara ve İstanbul caddeleri üzerinde son 15 ayda yükselen dikey ucubeleri, bizim şehrimizi yönetenlere hatırlatmalıyız.

Fakir ve muhtaçlara erzak bombardımanı yapmak yerine, elektrik, doğalgaz, su faturalarını ödemelerine yardımcı olmayı, 'oturduğunuz evin kirasını ödeyebildin mi?' demeyi akıl etmeliyiz.

Hata, yanlış kimden geliyor, kim yapıyorsa Ramazan'ın hatırı için söylemeliyiz.

Her gün teneşire yatırılan, ardından da kefenlenip tabuta, oradan musallaya, sonra da servili bahçede toprakla buluşturulanların pişmanlıklarını, hesaba çekilme sırasına girdiklerini bilerek, kızgın demiri soğutup, ezberleri bozmak zorundayız.

Kısacası eylem adamı olmayı denemeliyiz. Bu kapıdan içeri girdiğinde şifa buluyor, silkinmiş oluyorsunuz.

Ramazanınız kutlu olsun.

***

KELES'İN PINARCIK KÖYÜ VE KANALİZASYONLARI

Osmangazi Belediye Meclisi'nde şehri adına farkındalık oluşturan, konuşmaktan çok pratik adımlar atılması tavsiyelerinde bulunan MHP'nin önceki dönem meclis üyesi Cemil Aydın, Bursa için sorumlu vatandaş olmaya devam ediyor.

Aydın, dün sosyal medya hesabından Keles'in Pınarcık köyünün kanalizasyonlarının, suyunu içtikleri dereye aktığını duyurmuş.

Tabiri caiz ise seçim bitti, 'gözünüzü yummayın, uyarılara karşı kulaklarınızı tıkamayın' diyerek uyarılarda bulunmuş.

Pınarcıklıların şikayet ve başvurularına cevap bulamadıklarını yazmış.

Bilindiği gibi aynı sorun Uludağ'daki otellerde de yaşanıyor. Tesislerin kanalizasyonları derelere karışıyor. Çoluk, çocuk derelere karışan suları içiyor; sonrası malum hastalık kapıyorlar.

Umarız Keles'ten yükselene feryat, buradaki insanlar ölmeden Bursa'da duyulur.

Gerekli çalışmalar başlatılır.

***

BİR SÖZ

İman sadece camilerde, mal cimrilerde, silah korkaklarda, yetki zayıflarda olursa işler bozulur.

Hz. Ebubekir (R.A)