Hava Durumu

Zamane çocukları  (1)

Yazının Giriş Tarihi: 31.03.2018 07:15
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.03.2018 07:15

Bu hafta köşemize zamane çocuklarını alalım istedim. Hiç düşündünüz mü neden bu söylev böyle yerleşmiş dilimize? Zamane kelime anlamı olarak hafifseme ya da yakınma yoluyla şimdiki zamandır. Bu ifade dilimizde ise, bir kıyastan bahsedebiliriz. Peki kiminle kıyaslıyoruz bugünkü çocukları? Tabi ki kendi çocukluk dönemimiz ve şartlarımızla. İşin ilginci bu dönemin çocuklarını yetiştiren bizler iken, bu dönemin çocuklarını anlamakta güçlük çekiyoruz.

Mesleğimizi icra ederken bize hediye ebeveyn cümleleri üzerinden aradaki farkın neler olduğunu irdelemeye başlayalım. Bu kadar imkan içinde neden mutlu olmuyor bu çocuk? Bize göre ne kadar haklı bir soru değil mi yetişkin gözüyle baktığımızda? Çünkü birçoğumuzun hayal dahi edemediği oyuncaklar bugün çocuklarımızın elinde.

Peki çocuklar bunları ne kadar fark edebilir? İçine doğduğu evin ilk andan itibaren tüm istekleri henüz daha çocuk istemeden bile planlanmış, düzenlemiş bir ortamın içinde çocuk, bunların yokluğunu hiç bilmeden nasıl fark edebilir?

Öteki ile öğrenen varlık insan, gece ile gündüzü öğrenir, soğuk ile sıcağı... Çocuklarımızın her isteğini hatta henüz istemediğini onlara sunarken, onlardan bunu fark edip kıymet bilmelerini istemek ne kadar haklı bir istektir?

Acaba beş liralık araba ile elli liralık araba arasındaki farkı çocuk ne kadar fark ederdi, biz yetişkinler kendi hayallerimizi, ego tatminlerimizi çocuk üzerinden gidermeye çalışmasaydık? En iyisini istemek suç mu yani, hayır... Burada fark edilmesi gereken nokta şu: Çocukların mutluluk eşiklerini yükselterek zor beğenen çocuklar inşa ediyoruz. Negatife toleransı az, kırılan oyuncağı tamir etmek ya da yeni oyuncak almak için para biriktirmek gibi sorumluluk geliştirici uygulamalardan uzaklaşıyoruz. Çünkü bir çocuğun istediği çok şeyi alabilecek güçteyiz bugün. Halbuki çocuklara fark etmeden inşa ettiğimiz bu düzende, çocuk eşyasını korumayı, tamir etmeyi sorumluluğunu almayı bilemiyor. Karşılaştığı bir problemle nasıl baş edeceğinizi test edemeyeceği kadar kurtarıcı ve korumacıyız.

Bir de kendi çocukluğumuzu hatırlayalım... Aradaki farkı fark etmek açısından az ve zor elde edilen oyuncaklar ne kadar kıymetliydi . Çocuklarımız için var ettiğimiz düzenin içinde suçlanması gereken son kişi bile değil çocuklarımız. Bu kadar imkanın içinde bu sebeple mutlu olamıyor bu çocuk...

Biz neler yaşadık da psikolojimiz bozulmamıştı, şimdiki çocuklar neden bu kadar zayıf? Bir başka cümle: Bugünkü çocuklar çok şanslı... Acaba gerçekten öyle mi ?  Bu konuyu çocukluk temel ihtiyaçlarına değinerek anlatalım...

Çocuğun en temel ihtiyacı serbest oyundur. Geçmişteki oyunlarımızı hatırlayın, günün kaç saati yetişkin gözünden uzak, özgürce oyun oynayabiliyorduk? Akşam ezanının limit olarak belirlendiği sokak oyunlarının iyileştirici etkisi bugün yokluğunda fark ediliyor. Bir de bugünkü çocuklara bakalım, yetişkin gözsüz, müdahalesiz kaç saat serbest oyun oynayabiliyorlar? Birçok annenin oyun oynuyorum diyerek etkinlik yaptırdığı, babanın oyun oynuyorum diyerek teknolojik aletlerle çocuğu erken yaşta muhatap ettiği bir dönemde en büyük açlık ve ihtiyacı serbest oyun olan çocuklarımız...

Öyle ki çocuklar hiç kendi başına kalmadığı için belli bir yaştan sonra 'hiç yalnız oynamıyor,hep beni istiyor' cümleleri misafirimiz. 'Sıkı can iyidir, çıkmaz' diye büyütülen çocukların, 'canı sıkılmasın diye' o etkinlikten o çizgi filme savrulan evlatları... (Devamı yarın)

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.