Hava Durumu

Mükemmelim, öyleyse varım

Yazının Giriş Tarihi: 16.12.2017 07:27
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.12.2017 07:27

Bu hafta köşemize temel yanlış bir inancı konuk edelim istedim. Mükemmeliyetçilik hepimizin mutlaka duyduğu, zaman zaman bir işi en iyi şekliyle yapmaya çalışmayı kastederek kullandığımız bir terim olarak hayatımızda yer alıyor. Peki, mükemmeliyetçilik hep iyi midir? Başka bir açıyla baktığımızda zarar veren mükemmeliyetçilik nedir?

 Genelde iyi hatta çok iyi olarak bahsedilen bu kişilik özelliğinin altında bir yönü ile korku,suçluluk ve utanç kelimeleriyle karşılaşmak ilginç bir bulgu. Mükemmeliyetçilik korkunun çok iyi maskelenmiş bir halidir, kökleri çoğu zaman suçluluk ve utanca dayanan sosyal ve psikolojik bir duygu ve düşünce durumudur.Sosyal Bilimci Brene Brown'ın tanımıyla, ''Mükemmeliyetçilik daha iyisi için çabalamaktan çok, eğer mükemmel görünür, mükemmel yapar, mükemmel çalışır ve mükemmel yaşarsam utancı, suçlanmayı ve başkaları tarafından yargılanmayı engelleyebilirim düşüncesidir.''Mükemmeliyetçilik öyle bir duygu ki kişinin kendisinden memnun olduğu anları azaltıyor.Bu durumda bitip tükenmeyen bir arayış, yakalanması imkansızıkovalama ,zamanla kişide istediği yere varamamaktan kaynaklanan sonsuz bir tatminsizlik hissini doğuruyor.

Çocuk yaşlarda karşılaştığımız bu duygu durumu, birkaç nedenden kaynaklanıyor olabilir. Birincisi ailenin çocuk üzerindeki eleştirel tutumu... Genelde mükemmeliyetçi ebeveynin çocukları bu durumdan ancak onlar gibi olarak çıkabiliyor. Çocuğun sergilendiği performansın yetersiz bulunması üzerine yıkıcı söylevler, aşağılamalar çocuk üzerinde suçluluk ve utanç hislerini doğruyor. Ailesinden gördüğü bu kırıcı ve kötü hissettiren tutumu başkalarından da görmemek için hep doğruyu yapmaya gayret ediyor. Başkaları tarafından eleştirilmek yerine kendisini aşırı eleştirip, mümkün olan en iyiyi yapmak için halka içindeki fare gibi sürekli kendi içindeki mükemmele yetişmek için koşturuyor.90 alan çocuğa neden 100 değil, yatağını toplayan çocuğa bak şurası yamuk olmuş, sen yapamazsın bak ben öyle mi yapıyorum? Bir kere anlasan şaşarım. Sen hep ....ile başlayan cümle örnekleri gibi yıkıcı eleştiriler, çocuğun var olmak için tek kapı olarak mükemmel olmayı görmesine sebep oluyor. Sadece her şeyi mükemmel yaparsam ailem beni sevecek gibi yanlış inançlar oluşturan çocuk, hep bunun için gayret eder hale geliyor.

Buna sebep olan bir başka yaklaşım ise aşırı yüceltme... Çocuğun her hali, her yaptığı o kadar özel ve yüce ki çocuk bunu kaybetmemek için hep kendisi ile yarışıyor. Ailenin aşırı söylevleri kendisinin özel ve farklı olduğunu düşünmesine sebep olabiliyor. Bu düşünce ile de çocuk hep daha farklı, daha iyi olmak, ailesini utandırmamak, söylevleri kaybetmemek için gayret eder duruma geliyor. Çaba harcamadığında vicdan azabı çekiyor, hata yaptığında kendisini affetmiyor. Çünkü o hata yapamayacak kadar özel olduğuna inandırılmış...

Bir diğer gizli sebep ise ailenin çocuğu yeterli buluyor gibi görünüp bir yandan gizli yetersizlik sunması. 'Aferin çok güzel yapmışsın canım oğlum, bir dahakine güneşi sarı boyarsan daha güzel olur değil mi annem? Benim oğlum çok güzel resim yapar.' Ebeveyn belki kendisi bile fark etmeden sandviç metodu ile yetersizlik hissini veriyor. Çocuk bunu bilinç düzeyinde bu şekilde anlamasa da bilinçaltına giden mesaj: 'güneş sarı olsaydı o zaman çok güzel olurdu, şimdi değil.'

Bu ve benzeri ebeveyn tutumlarının sonucunda oluşacak yetersizlik hissi ile çocuk özellikle performansa bağlı durumlarda kaygı,fazla hassasiyet ve öz eleştiri,başkaları tarafından gösterilen şefkate güvenme ve onu kabul etmede isteksizlik, düşük özsaygı, reddedilme korkusu vb. durumlar yaşayabiliyor.

'Peki çocuklara hiçbir şey söylemeyelim mi, ne söyleyeceğimizi şaşırdık.' dediğinizi duyar gibiyim. Çocuklara mümkün olduğunca yorum yapan bir yerden değil, onun o anki yaşantısına eşlik eden bir yerden konuşmalar yapmalıyız. Arabalarla oynayan çocuğa,hadi şunu da şöyle dizelim mi ? Demek yerine sadece izleme, o istediğinde eşlik etme ama oyunun kontrolünü çocuğa bırakma sabrına çalışmamız gerekiyor. Bir şey ile uğraşırken yapamadığını gördüğümüzde o yardım istemeden yardım etmemeli, yardım istediğinde de elindeki şey onda kalacak şekilde yani 'yerine yaparak' değil, 'eşlik ederek' ona yardım sunmalıyız. Böylelikle 'annem yardım etmeseydi yapamazdım' yerine, 'başardım' hissini çocuğumuza hediye etmiş olacağız.

Çocuğumuzun olumsuz mükemmeliyetçilikten uzak olması için:  senin değerin başarı ile ölçülemez;  başkalarının seni olduğun gibi görmesine izin ver hep iyi olmak zorunda değilsin; hata yapmak başarısızlık değildir, herkes hata yapar, hatalar bize öğrenme fırsatı sunar; hayatta her şeyi kontrolümüzde tutamayız haricimizde de bir şeyler gelişir ve biz sorumlu olmayız gibi temel inançlarını yaşantı deneyimleri esnasında güçlendirebiliriz.

Mükemmeliyetçilik olumlu ve olumsuz olarak hayatımızda yer almakta... Birisi bizi kaygıya boğan, katılaştıran, yetersizlik hissi veren şekliyle iyileşmemiş yaralardan ve korkulardan beslenmektedir, ikincisi ise güzel olanda adil olanda yapabilecek en iyiyi yapma gayretidir ve sevgiyle beslenir. Kaygılardan, yargılardan uzaklaşarak; çocuğunuza kaynağı sevgi olan bir iyi olma çabası verebildiğiniz ve kendinize de bu konuda öz şefkatle yaklaşabildiğiniz mutlu bir hafta dilerim...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.