Hava Durumu

Merhaba dünya, ben çocuk...

Yazının Giriş Tarihi: 20.11.2017 07:35
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.11.2017 07:35

Bu hafta köşe yazımızı okurken, her şey yolundayken bulunduğunuz yere bir uzay aracı geldi. Siz ne olduğunu anlayamadan sizi uzay araçlarına alarak, bulunduğunuz yerden kendi gezegenlerine götürdüler. Size farklı bir ilaç verdiler, konuşma,yürüme vb. becerileriniz ve hafızanız artık yok. Sadece sezgileriniz, duygularınız ve zekânız sizinle. Geldiğiniz uzay üstünde sizden 6 kat büyük uzaylılar anlamadığınız bir dil konuşuyorlar.Alnınızda bir emir 'hayatta kal'. Böyle bir durumda ilk ne yapardınız? Nasıl duygular yaşardınız? Güvenli bir yer bulmaya çalışırdım. Uzaylıları taklit etmeye çalışırdım. Sessizce uzun bir süre onları izler, gözlem yapardım... İlk akla gelen cevaplar bu yönde olsa gerek. Bir daha geri dönemeyeceğiniz ve hiç tanımadığınız uzayların arasına gelmekle başlar insan olma serüveni... Anne karnından geldiğimiz yepyeni bir dünya...

Peki, çocuklar nasıl baş ediyor biz yetişkinlerle? Gözlemleyerek ve taklit ederek büyümeye devam çocuk, çevresinin ona verdiği tepkilerle hayata ve kendisine dair notlar alıyor. Bu notlardan 'yeteri kadar' olanları inanç ve kararların oluşmasına sebep oluyor. 'Olumsuz davranışın altını çizmeyelim' cümlesine ebeveynlik ile ilgili okuduğunuz kitaplarda mutlaka denk gelmişsinizdir. Bunun üzerinden örnek verelim. Bebekler 6 ay itibariyle duyguları hissetmeye, okumaya başlıyor. Bununla ilgili merak edenler 'stillfaceexperiment' yazarak ilgili deneyin videosunu izleyebilirler. Bu deneyde yüz ifadesi değişen anneye bebeğin verdiği tepkileri görebilirsiniz.  6 aydan itibaren bizleri okuyabilen bir yeteneğin, yaşadıklarına örnek sunalım şimdi. 2 yaşındaki bir çocuğun yanında çocuğunun olumsuz bir özelliğinden bahsediyor annemiz: babaya, ananeye,komşuya... Hepsi çocuğun yanında gerçekleşiyor. Çocuk 'yeteri kadar' duyduğu, annesinin somut yaşantı örnekleriyle anlattığı olay ve kullandığı kelimeleri eşleştiriyor. Bu konuda bir karar alıyor 'ben inatçıyım ve inatlaştığımda kafamı yere vururum'. Yukarıda bahsettiğim 'olumsuz davranışın altını çizmeyelim' ifadesinin temeli de işte buradan gelmektedir. Bu anlatımlarla çocuğumuza fark etmeden sebep olduğumuz olumsuz bir inanç ve karar oluşuyor. 'Çocuk o anlamaz...' söylevi,  gerçeklikten uzak içi bomboş bir kalıp artık...

Çocuk neler anlar neleri kaydeder? Çocuğun not defterinde ebeveyn ve yetişkinlerle ilgili notlar da kayıtlıdır elbette. Dedemin yanında ağlarsam çikolata verir, babam 'hayır' derse asla fikrini değiştirmez, annem başkalarının yanında 'ağlamamam için' her istediğimi yapar... Bu sebeple sizin bazı zamanlar göstermiş olduğunuz değişkenlikler/bazenler asla unutulmamakta ve ummadığınız anda aleyhinize delil olarak kullanılmaktadır.

Çocuklar yeni keşfettikleri bu dünyada, biz yetişkinlere çoğu zaman maruz kalıyor aslında. Ruh haline göre değişen cevaplar, duruma göre farklılaşan uygulamalarla çocuk için kafa karıştırıcı, ısrara sebep olan tutturmaya ve hep denemeye sebep yaklaşımlar oluşturuyoruz. Hâlbuki çocuk yaşantısında 'çimen yeşildir' netliğinde bazı tanımlamalar ve sınırlar, çocuğun bulunduğu alan için güvende hissetmesini sağlayacaktır. Ör:'Masa oturmak için değil, istersen tabure ya da sandalyeye oturabilirsin.' Evde masaya otursa ne olacak ki otursun?Diyorsanız,o zaman restoranda yemek yerken masanın üzerine çıktığında aynı sakinlikte kalmayı başarmanız gerekir. Çünkü çocuk not etmiştir: masanın üzerine çıkabilirim. İstisnalar olduğunda bunlar açıklamalarıyla,önceden belirtilen tanımla mantık uyumu ile sunulmalıdır. Aksi takdirde çocuk maruz kaldığı farklı tepkinin sebebini anlayamaz.

Çocuklarımızla en çok kriz yaşadığımız örnek bir anı değerlendirelim zihnimizde. 'Evden çıkarken annem/babam' olsun başlık... Bazı günler ben ne istersem yapar ayakkabımı giydirir, ama bazı günler sürekli söylenir 'geç kaldık, çabuk olmalıyız, ayakkabını kendin giy bugün'. 'Neyin değiştiğini anlayamıyorum, beni çekiştiriyor, yavaş olmakla suçluyor hâlbuki dün de aynı hızımdaydım bugün nerde yanlış yapmış olabilirim kaygılanıyorum. Söylediklerini yapmak istemiyorum, korkuyorum neden bu kadar gergin ...' dışarıdan gözüken ise ' hayır giymeyeceğim yere yatacağım,istediklerini yapmayacağım... Yetişkin o esnada çocuğun dünyasında ne olduğunu anlayamaz ' neden beni bu kadar üzüyorsun? Görmüyor musun koşturuyorum? ... Çocuğun kendisinin ifade edemediği iç sesi 'ben farklı bir şey yapmıyordum ki dünkü gibiyim sen bugün farklısın bana kızıyorsun, yavaş olmakla suçluyorsun...' ve çocuk ağlamaya başlar, yetişkin sakinleşirse kriz aşılır yoksa istenmeyen şekilde sonuçlanır. Yaşadığımız kriz anlarına göz atıp, en çok tekrar eden kriz olayında çocuk bakışını anlamaya çalışalım. Yetişkin olarak o anlarda baş etme, önceden tedbir alma, planlama ve uygulama yapma yetkinliklerine sahibiz. Yeter ki meseleyi ve çocuğu doğru yakalamaya çalışalım. En çok krizi kapıda yaşıyorsanız, kapıya biraz daha erken çıkmak yapılabilir ilk akla gelen adım. Evet her gün bu olamayabilir. Yine de kriz sayılarınızı en aza indirmek için attığınız küçük ama kalıcı adımlar çocuğunuzla ilişkinizi değiştirebilir.

Özetleyecek olursak çocuğa yönelik tutum ve davranışlar 'yeteri kadar' ise kayıtlara geçer. Çocuğun yanındaki konuşmalarımızdan kendisi ile ilgili yanlış inançlar edinebilir, kararlara varabilir. Deneyimleri bizler kadar olmadığı için, fiziken bizden küçük oldukları için çocukların onuru ve saygınlığı olduğunu bazen unutmaktayız. Çocuklarımıza tuttuğumuz aynalar, benliğini şekillendirmekte, bu sebeple çocuğu iyi ile karşılaştırmak iyi muamele etmek en temel yetişkinlik görevimizdir.

Yetişkinler kurulmuş düzene uyum sağlamaya çalışan çocuklara kılavuz en yakın çevresidir. Kılavuzluk yaparken çocukça'yı unutmadığımız bir frekansı tutturabilmek önemli. Bu sebeple sık sık çocukluğumuzu çocuk olmayı hatırlamaya ve çocuklarımızı sadece tanımaya çalıştığımız anları arttırmaya ihtiyacımız var.

Unutmayalım bizler de çocukluğu sadece çocuklardan öğrenebiliriz. Onlar gibi merhametli, onlar gibi güler yüzlü onlar gibi sevecen,onlar gibi küçük şeylerden mutlu olmayı başarabilen kılavuzlar olabilmek için onların öğretmenliğine ihtiyacımız var. Bunları değerlendirip gayret ettiğiniz, çocukça bir hafta dilerim...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.