Hava Durumu

Türkiye'nin el freni bürokrasi

Yazının Giriş Tarihi: 03.12.2021 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.12.2021 07:30

Küreselleşmeye açık, hızlı teknolojik ve sürekli yenilenebilen değişimin yaşandığı çağımızda hantal ve iş görmez bir pozisyona demir atan kamu bürokrasisi, neredeyse her sektörde iş dünyasının hızını kesmeye devam ediyor.

Bu karmaşalar dizini, devlet anlayışıyla vücut bulan ve özellikle sosyal bilim çevreleri tarafından üzerinde araştırmalar yapılıp; tartışmalara konu olan bir kavram.

Bürokrasilerde her zaman engel olarak tanımlanan imge, bürokratik oligarşi olarak karşımıza çıkmıştı. Bunun aşılamadığı durumlarda ise ''bugün git yarın gel''uzatması görev başında.

Özellikle sınır kapılarında karşımıza kale duvarı gibi dikilen uzun bürokratik işlemler sektörlerin ihracatını baltalıyor.

Bekleme sürelerinin uzaması, maliyetlerin daha yüksek seviyelere ulaşmasıyla özellikle kendi sektörüm lojistikde, Türkiye'den vazgeçilip yatırımların daha ucuz maliyetli ve az bürokrasili işlediği Orta Avrupa'nın güney ülkelerine kaptırılmasının henüz önüne geçilemedi.

Sınır kapılarında yaşanan bürokratik işlemlerin ve uzayan süreçlerin boyu bir an önce kısalmalı. Bu konuda yapılan çalışmalar hızlandırılmalı ve bir an önce menfi sonuçlar elde edilmeli.

Öncelikle kendi içimizde sık sık öz eleştiriler yapmalıyız.

Rakibimiz olan herhangi bir ülkeden bir koli adımıza yola çıktında ne kaç tane evrak hazırlanıyor, gümrük v.b işlemler için kaç imza gerekiyor, bu işlemler için harcanan zaman periyodu nedir, bizde ise ne kadar sürüyor gibi.

Şapkamızı önümüze koymak için üstteki paragraf belli bir anlamda bize yol gösterici olacaktır.

Küresel dünya dedik yazıya girerken. Artık hız; fiyat ve kalite gibi önemli bir nitelik haline geldi.

Bu ağır hantal yapı sadece bizi değil, yurt dışındaki iş ortaklarımızı da yordu. Karşımızda her geçen gün isteksizleşmeye başlayan bir müşteri kitlesi oluştu.Artık en ufak bir sorunu dahi büyütme eğilimindeler.

Bu bıkkınlık ve serzenişler yakın ve orta vadede yaşanacak ayrılmaların habercisidir. Bu da piyasalarda daralmalara neden olur.

Türkiye'de Sosyo-ekonomik sorunlara yaklaşım zihniyetinin uzun yıllar değişmemesi, bürokrasinin değişen koşullara uyumlu bir şekilde kanelize olmasını da engelledi.

Ülkedeki memur zihniyetinin öteden beri yapa geldikleri işlemleri ve alışkanlıkları yeni çalışma düzenine göre uyarlayamaması kendi içinde de sıkıntılara yol açıyor. Demek ki işletme mekanizması da kendi içinde sorun yaşıyor.

Kolaylık kelimesinden bi haber, işi yokuşa sürüp zamana yaymaya çalışanların oluşturduğu bir güruh bu.

Mevzuat denilen bir silahları var ve bunun ardına sığınmakta çok ustalar.

Bu istenmeyen durumlar ve anlayışlar topluluğu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sırtında bulunan en büyük kamburlardan biri. Çok kolay ve komplike halledilecek işleri bile prosedürlere boğan mevzuat ve kanunlar bütününe sahibiz çünkü.

Bürokrasiyle başlayan sorunlara çözüm üretirken ortaya çıkış nedenleri de mutlak suretle iyi analiz edilmedir. Geçmişte yapılmak istenen fakat bir getiri sağlayamayan reform hareketlerini de iyi etüt etmeli, eksikler doğrular saptanmalıdır.

Aşırı formalite ve teferruattan kurtarılmalı, hızlı ve etkin bilgi ve belgelendirme sistemi kurulmalıdır, dolayısıyla da işlemler basite indirgenmelidir.

Bürokrasimizin hastalığı ayakta tedavi edilecek kadar iyi durum da değil, aksine yoğun bakımı gerektiren ve sürekli kontrol gerektiren bir konumda bekliyor. Başlatılacak tedaviler değişkenlik gösterecek siyasi olaylardan etkilenmeyecek bir şekilde kurgulanmalı.

Toplumun menfaatinin öne çıkacağı uzun vadeli çözümlerdir bizi bu girdaptan kurtaracak olan.

Yoksa bürokrasi denen bu canavar, günümüzde neredeyse her sektörün ayağına bir pranga vurup esir almış, hareket kabiliyetini zayıflatmış.

Oysa biz artık emeklemekten sıkıldık. Çıkarın engellerimizi.

Ayağa kalkmak istiyoruz.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.