Hava Durumu

Trafik lambası koalisyonu

Yazının Giriş Tarihi: 01.10.2021 06:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.10.2021 06:30

Almanya'da bir dönem 26 Eylül'de sona erdi. 16 yıldır Almanya'yı sallayan Şansölye Angela Merkel, aday olmadığı seçimlerde koltuğu koalisyon güçlerine bırakmak üzere.

Ülkede 60 milyon 400 bin seçmen sandık başına giderken; yaklaşık 2,8 milyon gençte bu seçimlerde ilk defa oy kullanma hakkı elde etti. 

Seçmenin %12'si ise göçmenlerden oluştu. Yaklaşık 900 bin Türk kökenli vatandaş da geleceğine dair kararı vermek üzere vazifesini yaptı.

Sosyal Demokratlar yarışı kendi lehlerine çevirirken, Merkel'in partisi tarihinin en düşük oyunu alarak hayal kırıklığına uğradı.

Yalnız yeni oluşumun uzaması ülke tarihine yeni bir rekor getirebilir. Almanya geçmişinde Otto Von Bismarck'tan sonra en uzun süre görevde kalan Şansölye olarak bilinen Helmut Kohl'de rekorunu "küçük kızı" olarak anılan Merkel'e devredebilir. Ancak Kohl'ün siyaseti bırakmasındaki en etkin isminde Angela olduğunu gözden kaçırmamak gerek. Hatırlayın, bu baba kız ilişkisinin bizdeki karşılığı ise Süleyman Demirel ve Tansu Çiller gibi.Benzeşen yaşanmışlıkları oldukça fazla. Meraklıları için araştırılması gereken çekici bir mevzu.

Konumuza dönecek olursak bu süreçte Alman siyaseti şöyle bir durumla karşı karşıya.Eğer koalisyon 17 Aralık'a kadar oluşmazsa Merkel Almanya tarihinin en uzun iktidarda kalan Şansölyesi olarak anılacak ve Kohl'ün rekorunu tarihe gömecek.

Bu şerefi Merkel'e yaşatmak istemeyen seçim galiplerinin biran önce görüşmelere başlaması Almanya'nın yararına.

Resmi ön sonuçlara göre Sosyal Demokrat Parti (SPD)  %25,7      ile ilk sırayı kimseye kaptırmazken Hıristiyan Birlik Partileri (CDU-CSU) %24,1 ile ikinci, Yeşiller Partisi ise %14,8 ile üçüncü oldu. Dördüncü sırayı ise Hür Demokrat Parti'nin (FDP) %11,5 ile aldığı görülüyor.

Seçime giren partilerin ideolojilerini biraz açarak durumu daha rahat kavramaya çalışalım.

Sosyal Demokratlar: (SPD) Demokrat bir anlayışla hareket ediyorlar.

Hıristiyan Birlik Partileri: (CDU-CSU) Kendi içinde bütünleşmiş muhafazakâr bir yapıda.

Yeşiller: Çevreci ve Avrupacı bir anlayıştalar. Hür Demokrat Parti: (FDP) Liberal anlayış ilkesinde. Almanya'nın desteklediği düşünce unsurları bunlardan ibaret.

Ayrıca açıklanan sonuçlarına göre de; Türk kökenli 18 adayın 20. Almanya Federal Meclisine girmeyi başarması, oradaki varlığımız için oldukça önemli bir konu. Türkiye bu anlamda bu insanları iyi kullanmalı.

Seçimden ilk parti olarak çıkan Sosyal Demokratların lideri Olaf Scholz seçim sonuçlarının kendisini memnun ettiğini söyledi ve "Alman halkı beni başbakan olarak görmek istiyor" dedi. Merkez solun başbakan adayı olan 63 yaşındaki Maliye Bakanı Olaf Scholz eskiden Hamburg Belediye Başkanlığı yapmıştı. Scholz kabine de Başbakan Merkel'in yardımcılığını da üstlenmiş; hatta kendisini gelecekte onun halefi olarak işaret etmişti. Scholz, koalisyonun zaman kaybetmeden tamamlanmasını umduğunu belirtirken; yarışı ikinci sırada tamamlayan Hıristiyan Birlik Partileri lideri Armin Laschet ise yeni hükümetin yeni yıla kadar kurulması için çalışmaya hazır olduğunu söyledi.

Yeşiller Partisi'nin ise hem SPD'ye hem de CDU-CDS'ye kapılarını açık bırakıp kilit bir rol üstlenme hedefinde olduğu gözleniyor. Yeşillerin olduğu diğer bir ihtimal ise CDU-CSU'nun FPD ile birleşip siyah-yeşil-sarı yani "Jamaika Koalisyonu"nu oluşturması. Bütün bu ihtimaller tartılacak düşünülecek. Artık bütün gözler başlaması beklenen koalisyon pazarlıklarında. Almanya yeni hükümetinin ve yeni liderinin henüz kim olacağı kesinleşmese de; arayışların haftalarca sürme ihtimali de söz konusu. Bu süreç sonuçlanıncaya kadar Merkel görevinin başında kalacak. En olası senaryo ise Sosyal Demokratların Yeşiller ve Hür Demokrat Partisi ile masaya oturması olarak öngörülüyor. Hatta ülke de bu koalisyona partilerin renklerinden dolayı (Sarı-Yeşil) Trafik lambası koalisyonu benzetilmesi bile yapıldı. Yıllarca tek parti hükümranlığı ile yol alan Almanya bakalım bu çoklu hükümete nasıl alışacak? Koalisyon hükümetlerinin tek parti hükümetlere göre her zaman için istikrardan uzak bir görüntü çizdiği realitesinden yürürsek bu işin kolay olmayacağı kanısına varmamız zor olmaz. Dünya'da dengeler değişmek üzereyken Almanya'nın bu süreci kıyısından takip etmesi, cepten yemesi anlamını taşır çünkü. Buna paralel olarak ülkede solcuların seçimi kazanmasından endişe duyan milyarder zenginlerin mal varlıklarını İsviçre'ye taşımaya çalışması ekonomisiyle ünlenen kendi içindeki keşmekeşliği de gün yüzüne çıkarıyor.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.